Zaman hepimizi uslandırıyor. Yirmili yaşların insanı fevridir, kımıl kımıldır. Bu siteyi kullananlar da ekseriyetle bu güruhtan oldukları için onları anlamak hiç de zor değildir. Kaldı ki bir on sene daha geçince onlar da zaten kendilerine çeki düzen vereceklerdir.
Funny abim seni birisi fena halde kızdırmış, canını sıkmış galiba. Aldırma, Allah'a havale et. Sen güzel güzel izah etmişsin ama bil bakalım anlayacaklar mı seni? Bence onların biraz zamana ihtiyacı var. Kaldı ki bu iş çok kitap okumayla da olmuyor. Okuduğumuzu hayatımıza aksettirdiğimizde, yıllana yıllana bu sendeki şuur oluşuyor.
Adam Bediüzzaman, Nurettin Yıldız, İhsan Şenocak okuyor, kendisini irşad makamında yada bir tebliğci olarak görüyor. Çıtayı biraz yükseltince Gazali, biraz daha yükseltince de İbn'ül Arabi gelir. Versen eline Arabi'nin Fütuhat'ını, oku desen; "Ben bu kitaptan hiçbir şey anlamadım." der.
Kaldı ki mesele bu ilimleri bilmek de değil. Mesele bu ilimlere uygun bir hal almak, okuduklarınla hemhal olup kalden hale geçmek, pişmek...
Sözlerimi noktalarken tekrar vurgulamak istiyorum. Bu sitedeki üyeler, Arabi'nin metafiziğini anlayacak insanlar değiller ama herkesin dilinde bir İslam dolanmış gidiyor. Ne yapayım ben şimdi? Ne yapayım, engelleyip geçiyorum, yahut susuyorum. Konuşsam anlamazlar zira benim yaşadıklarımı yaşamadılar. Benim akranım da değiller. Nereden baksan hepsi benden on yaş küçük. Onların yaşındayken ben de risale-i nur okurdum. Arabi'yle daha sadece birkaç sene evvel tanıştım. Zaman abi, zaman... İslam öyle bir cevher ki, kimi bir okyanus gibiyken kimi de göl gibidir. Göl bulanır zira akıntı yoktur ama okyanus bulanmaz. Ne demek istiyorum? Diğer cemaat veya tarikatleri hatta ehli sünnet dışına çıkmış yitik garipleri küçümsemeyin zira Hakk'ın okyanusunda o garipler suyu bulandırmıyorsa, birilerinin kalbinde neden o su balçık tutuyor? Cilalayalım kalp aynamızı. Vesselam.