Rüzgar uğulduyor, kepenekler kapalı evlerde,
yollar boş. Bir kapı bulup oturdum,
çisentinin bir oluktan döküldüğü yere
taşıdığım her şeyi attım kurtuldum:
kapanan ellerimde kalan birkaç zerre kum,
bir deniz kabuğu, sessiz ve ölü.
Bir daha o çanı duymayacak kulaklarım,
ayaklarım adımlamayacak o aynı kumsalı,
bir daha asla, o hüzünlü yolda,
o kör geçitte ve uzun sokakta
yürümeyeceğim perişan. Ve konuşuyorum kendi
kendime;
çünkü karşıma çıkanlar hala konuşmuyor benimle.
Sayfa 112 - İthaki Yayınları