Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kırım Tatarlarının gönlünde belki hala ba­ğımsızlık ateşi yanıyordu. Kırım Hanları, Şamil'i severdi. Fakat ona bilfiil destek vermeyeceklerdi. Hristiyan Gürcülerin aksine Kırım Tatarları, kafire direnen Şa­mil'i seviyordu. Fakat geçmişteki efsanelerle avunan bu halk, edilgen bir hale bürünmüştü. Kafkasya ve Kırım arasındaki kuvvetli bağlara rağmen Hanlık, geri döndürülemez bir şekil­de tabi olmuştu. Beylerin çocuklarını eğitim için Çerkesya ya da Dağıstan'daki soylu ailelerin yanına göndermek eski Kırım geleneklerindendi. Burada silah kullanmayı, savaşmayı ve Kaf­kasyalılar gibi ata binmeyi öğreniyorlardı. Kafkasya ve Anado­lu' da en iyi eğitimin dağlarda alınacağına inanılırdı. Genç bir delikanlıya yapılabilecek en büyük iltifat, dağda yetişmiş birine benzediğini söylemekti. Eski bir Kafkas atasözü şöyle der: "Ne­zaket şehirden, ilim dağdan gelir." Bu nedenle Dağıstan'ın Avar soylularından gelen Şamil, küçük Tataristan'daki birçok hanı ve soyluyu bizzat tanıyordu. Fakat bu adamlar, Şamil'e yardım edemezdi. Onların mücadelesi sona ermişti...
·
50 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.