Tiflis'teki karşılama komitesi, Çar'a yaraşır bir program hazırlamak için büyük emek harcadı. Dünyanın geriye kalanı gibi Çar'ın yıldız gibi parlak bakışlarından korkan hizmetkarları majestelerinin eğlendirilmesi gerektiğini söylüyordu. Gürcü Kilisesi Patriği, Sioni Katedrali'nde şükran günü ayinini bizzat yönetiyor; soylular, görkemli ziyafetler, balolar ve davetler düzenliyor; sokak sanatçıları, Tiflis'te bugün dahi günlük hayatın bir parçası olan geleneksel eğlenceleri (sadeleştirilmiş bir şekilde) sergiliyor; zarif örtüleri, küçük yuvarlak altın para asılı başlıkları, katiba ya da dolman adı verilen kürklü elbiseleriyle milli kıyafetlerini giyen Gürcü güzelleri, Çar'ın huzurunda yerel dans gösterileri yapıyordu. Ama nafile. Çar'ı eğlendirmek şöyle dursun, asık suratını düzeltmek dahi mümkün değildi. "Ordumdan başka hiçbir şeyi gözüm görmüyor" diyordu Çar. Tiflisliler, şehrin buhar banyolarıyla ünlü Türk hamamında Çar'ı eğlendirmeye, meşhur ayyaşlar -Gürcüler fevkalade içicilerdi- ve yerel aydınlarla misafirlerini oyalamaya çalıştılar; ama nafile. Çavçavadze ailesi, Çar'ı Tsinandali'deki evlerinde -on beş yıl sonra bu ev yerle yeksan edilecek, hizmetçiler öldürülecek, Prenses Anna ve maiyeti kaçırılıp Şamil'in avulunda esir tutulacaktı- ağırladılar; ama nafile. (Çar'ın himayesinde) yeni kurulmuş yetimhanede kalan çocuklar, yedi yüzyıl önce yaşamış Gürcistan'ın en büyük şairi Şota Rustaveli'nin Kaplan Postlu Şövalye adlı destanından bin tane dörtlük okudular; ama yine de Çar'ı memnun etmeyi başaramadılar.