Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Büyük ihtimalle Şamil, savaşın ilk günlerinde fırsat buldukça Fatma'nın yanına dönüyor, küçük oğlu Cemaleddin'le ve oca­ğın kenarındaki minderlerde pinekleyen çok sevdiği kedilerle oynuyordu. Silahını bir kenara bırakan Şamil, kehribar tespihini elinden düşürmüyordu. Ayağında kırmızı işlemeli çarıkları ve kolunda kalın gümüş bileklikleriyle odada gezinen, kendisine darı ekmeği, pilav ve bal ikram eden Fatma'yı seyrettiğini ha­yal edebiliriz. Dağıstanlı hanımların giydiği kıyafetler vardı: çi­çek desenli ipek şalvar, beli dar, kolları bol ve zarif, neredeyse ayaklara kadar uzanan pardösü ve gümüş işlemeli kemer . . . Saç örgülerinin ucundan altın ve gümüş paralar sarkıyordu. Evinin mahremiyet sınırlarının dışına adım attığında yaşmağını giyer ve renkli ipek başörtüsünü bağlardı. Bayramlarda uzun, sivri uçlu bir başlık takardı. Yazları yalın ayak gezerdi. Kışın giydiği yüksek takunyalar, çarıklarının çamurlanmamasını sağlıyordu. Kafkas­ya' da insanın içine işleyen kış soğuklarına karşı erkekler burka giyerdi. Fatma'ysa astarına tilki ve samur kürkü dikilmiş, üzeri işlemeli keçe palto giyerdi.
·
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.