Gönderi

Yeni derdim, Murathan'ı beklemekti Altı gün, on iki saat, yirmi üç dakika, sekiz saniye. Dokuz saniye olmasına ramak kalmıştı, benim delirmeme ise çeyrek... Bunu yine yaptığıma inanamıyordum. Zira bu benim yeni derdim değildi. Çok eski, tanıdık ve bir o kadar da istemediğim, kaçtığım, korktuğum bir dertti. Küçükken de beklerdim ben onu, babamı, Yusuf amcamı. Ben hep beklerdim. Babam işe giderdi, gelmesini beklerdim. Kepçük okula giderdi, gelmesini beklerdim. İkisi aynı anda elimi bırakınca ile beklemiştim onları. Hep umutsuzca birilerini beklemiştim ömrümde. Bazen gelecek olanı, bazen gelmeyecek olanı, bazen yara olanı, bazen ise yara saranı. Anlamsızca hep beklemiştim. Belki de dünyaya geliş amacım buydu benim. Varlığımın, kendisine umutsuzca su verilmesini bekleyen bir kaldırım çiçeği olan kasımpatıdan farkı neydi o zaman? Kalbi olmayan Gökçen kız değil, varlığı beklemekten ibaret olan Gökçen kızdım belki de.
Sayfa 493 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
·
85 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.