YKY olması ve Tarık Demirkan çevirisi beni bu kitaba yönlendiren iki etkendir. Çocukluk yıllarını sokakta yaşayabilmiş; çelik çomak oynamış, gülle/bilye, yedi kule oynamış, yalınayak toprakta top süren belki son nesiller kitaptan daha da çok zevk alacaktır. Beni çocukluğuma götürdü desem yalan söylemiş olmam.
Masumca sokak savaşlarını anlatan yazar, kitabın sonlarına doğru beni biraz hüzne boğdu. Hüzne boğdu dedimse anlatımıyla değil elbet. Hikayenin sonu hüzünlüydü. Bir tarafta acı çeken insanlar, bir yanda ise sizin acınıza saygı duymayan kendi işinin hallolmasını bekleyen kişiler.
Neyse insanın kitabı anlatası geliyor :) soluksuz okunacak güzel bir eser. Sevgilerimle.