Sürekli kendini yenileyen kötü bir hissin içindeyim ve kendimi bildim bileli burda yaşıyorum. Kendimi bilmeden öncesine mi dönmem gerek? Cevaplar orada mı yatıyor? Öyle olsa bile dönemem değil mi, dönemem ve beni bu hale getiren şeyi bulamam. Bulsam bile farketmeyecek. Bir sürü hastalık var sebebini bildiğimiz ama gene de tedavi edemediğimiz. En başta hasta olmamak lazım öyleyse. Dermanı bulamıyorsak hiç değilse derdi çürütmemiz lazım. Ama benim için bunların hiçbirinin bir önemi yok tabi ki. Çünkü dönemem hiçbir yere, burdayım, burda yaşamak zorundayım, öyle ya da böyle. Yine de cevaplara ihtiyaç duyuyor insan, ya da ihtiyaç duyuyorum "ben" hala ümidim var. Neden böyle olduğunu bilirsem, hiç değilse onunla yaşamanın bi yolunu bulurum belki. Belki anladığım zaman sevmeye başlarım; incitmekten, hırpalamaktan, suçlamaktan vazgeçerim kendimi. O nedenle eğer bir cevap varsa öğrenmek isterdim. Birinin beni karşısına alıp teker teker hepsini anlatmasını. Ne yapmam gerektiğinin söylenmesine ihtiyacım yok, ne "olduğum" söylensin yeter. Bu kadar çözümsüz ne olabilir derdim biri bana bunları söylese. Ne kadar basit aslında değil mi? Dünya yuvarlak, insanlar akıllı, yaşamak için para kazanmalı, mutlu olmak için her şeye basit bakmalı, hayata bir kere geliyoruz, yaşamalı.. Hakikaten böyle derdim. Hayatın basit olduğunu iddia etmekle onu gerçekten basit yapabilirim sandım sanırım. Halbuki kaç senelik sükunetin ardından işte gene kendimin içinden çıkamıyorum, kendimle yaşayamıyorum, dünyadan korkuyorum, hayata uyum sağlayamıyorum. Kendimi şişirip şişirip bir balon gibi havaya bırakıyorum, ağırlığımı yerde bırakabilirmişim gibi geçmişimi de arkamda bırakabilirim sanıyorum. Kendimi yanımda taşımayınca yüküm azalacakmış gibi geliyor. Sonra biri bir taş fırlatıyor ve ben işte bi gürültüyle patlayıp etrafa saçılıyorum. Ve o kadar komik ki, hala daha bir sorun olduğunu kabul etme cesaretim yok. Hala daha, acele acele kendimi yerlerden toplayıp, kimse gördü mü diye etrafa bakınıp, koşar adım kaçıyorum.. Zaten bütün samimiyetimle söyleyebilirim ki, ben hayatta kaçmaktan başka bi bok yaptığımı zannetmiyorum. Şimdi kendime gene bir balon şişireceğim. Neyse ki bu artık ustalaştığım bir şey, her şeye tekrar ve tekrar başlamak. Sıfırdan. Hiçbir şey olmamış gibi. Hayat daha yeni başlamış, ben de daha yeni katılmışım aranıza gibi. Bunu o kadar sık yaptım ki zamanında.
Hani sado-mazo arası geçişleri çok hızlı ya, o hesap. Aynı gün içinde defalarca ölmek istediğimi ve sonra defalarca hayat ne kadar güzel dediğimi biliyorum ben. Bir an en aşağıdayım, bir an sonra en yukarıda. Zaten sanırım beni bu kadar yoran şey de buydu zamanında, o yüzden kendimi frenledim. Kendimi kontrol ettim. İnsanlarla iletişimi minimuma indirip kendimi terbiye ettim ben. Ve gerçekten de bi anlamda başardım. Bir denge kurdum kendime. Ama maalesef bir noktayı kaçırmışım, öyle ki ilk başta kendimi tedavi amaçlı yaptığım bu şey, zamanla benim "aslım" oluvermiş. O kadar uzun zaman engellemişim ki hayatı, sanırım bende alışkanlık yapmış. Ama işte bi noktada yerinden kalkman gerekiyor, insan kendine o kadar uzun süre rahat vermiyor. ya da "ben" vermiyorum.