Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

128 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 saatte okudu
İbrani dinlerin hemen hepsinde bulunan kutsal metinlerde ortak bir ibare vardır: “Ve tanrı ‘insan’ı kendi suretinde yarattı. İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı… kendi ruhundan bir ‘ruh’ üfledi.” Yaradılışın metafizikle teması böyle başlar ve devamında da bir sürü başka yakınlaşma görülür. Bunlardan; doğaüstü güçler, açıklanamayan gizler, ölüm sonrası öngörüler ilk akla gelenlerdir. Ölüm insan evladı için açıklanması gereken bir gizem ve bilinmez olarak kalmıştır. Bir sürü fikir yürütme yaşandığı gibi koskoca teolojinin tartıştığı en önemli konulardan biri olmuştur. Kutsal kitaplarda betimlenen “cennet” bir ilk yaradılışa dönüş kaybedilen hakkın geri alınması bir ödül olması yanında bir huzur, refah, mutluluk, haz ve tembellik mekanıdır. O mekanda çalışılmaz sadece keyif ve varolmaya devam vardır. Friedrich Nietzsche ünlü eserinde “Tanrı öldü” derken bir şeyi ihmal etmişti. Tanrı ölmüş olsa da Tanrılık makamı hala ayaktaydı ve boşaltılmıştı. Doğa boşluğu asla sevmez. Dolayısıyla makam doldurulmaya çalışıldı; önce akılla sonra bilimle ve bazen bizzat ‘birey’in kendisiyle. Bunu sonucu yeryüzü tanrıları kendilerine cenneti burada dünyada yaratma işlemine giriştiler. Sistemler ütopyolar doktirinler ürettiler. En önemli çıkış noktaları insan hayatının kutsiyeti, refahı mutluluğu, kendini gerçekleştirmek adına temel ihtiyaç temini için daha az çalışmayı içeriyordu. Bu noktada kendilerince gereksiz, zor, çok enerji isteyen işleri başka birilerine yaptırma ilk akıllarına gelen çözümlerden biriydi. Kitapta geçen tiyatro oyununun yazarının dünya litaratürüne kazandırdığı kelime ile “robot”lar bu iş için biçilmiş kaftandı. Artık insanlar kendilerini taklit eden ve onlara benzeyen kendi suretlerinden robotları yarattı. Oysa “insanlığa kendi imajından daha yabancı başka bir şey yoktur!” Kendine benzerini yaratmak yeryüzü tanrılarını tatmin etmedi elbette ondan istedikleri şey insan olması değil ideal bir “übermensch” yani bir üst insan veya süpermen olmasıydı. Bunu in için insani özelliklerin bir kısmını abartıp bir kısmını çıkardılar. Müthiş hafızası olan, az maliyetle varlığını sürdüren, kusursuz taklit yeteneği ile mükemmel iş çıkaran über makinaya gereksiz gördükleri acıyı, duyguyu, tembellik isteğini, ölüm korkusunu koymadılar. Ya da koymadıklarını sandılar. Çok büyük yanıldılar. Mısırlı tahnit üstatlarının en değerli organın kalp olduğunu düşündükleri için beyne hiç önem vermedikleri gibi; robot yapanlarda bu insani duyguların yapay zekadan kaynaklanamayacağını öngördüler çünkü bu duygular insana aitti ve kalple ilgiliydi. İnsan benzeri robotlar zekaları sayesinde bu tür çıkarımlara ulaştılar elbette “insandan kimse insan kadar nefret edemez! Bir insana bir taş ver onu sana atacaktır.” Öngörülmeyen oldu ve ilk taşı robotlar insana attı. Çünkü o artık bir robot değil üst insandı. Oyun bu minvalde yaşanan olayları anlatırken insanın kulluğunun yine insana olduğunu anlatıyor ve kendi canavarını yaratan insanın sonunun toptan yok olmak olduğunu öngörüyor. Hemen tüm distopyalarda varılan kıyamete bu küçük oyun da ulaşıyor toptan yok oluş. Ama adem ve havvanın insan soyunu başlatması gibi özenle seçilmiş iki robot Helena(ki çok manidar bence troyayı hatırlayın) ve Primus bir robot soyu başlatmak üzere “aşık” oluyorlar. Merhamet duygusuyla harmanlanmış bir kadın figürünün etrafında ona aşık eril bir çok bilim insanının açmazları, yalanları, insafsızlıkları, zaafları labirentinde insanlığın sonunu görüyoruz. Çok net bir sistem eleştirisi olan ve bilim felsefesini de sorgulayan oyunda süreç göz açıp kapanıncaya kadar sona eriyor. Ve “fark ettim ki tarih harika düşlerle alakalı değildir; sıradan insanların günlük ihtiyaçları ile alakalıdır, dürüst insanların, hiç dürüst olmayan insanların, bencillerin; yani herkesin. Ve bütün bu düşüncelerin, aşklar, planlar ve kahramanca işlerin, bütün bu soylu şeylerin, evrenin müzesini “insanlık” başlığı altında doldurmak dışında hiçbir işe yaradığı yok.” İşte hepsi bu…
R. U. R. Rossum’un Uluslararası Robotları
R. U. R. Rossum’un Uluslararası RobotlarıKarel Čapek · İthaki Yayınları · 2020429 okunma
··
409 görüntüleme
Farfallina okurunun profil resmi
3000 yıl sonra yine mi Helen😄 Über bir inceleme olmuş👌 Kaleminize sağlık👏
Pelin okurunun profil resmi
Sormayın 😅 Helenler hep bir prenses ve Havva dönüşümü. Çok teşekkür ederim beğendiğiniz için 🙏🏻
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.