Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Tek sorun, Noel'den sonraki birkaç ay içinde büyük düşüş yaşar. Müşteriler oyuncak bütçelerini harcamışlardır ve çocuklarının daha fazla oyuncak isteklerine karşı çıkarlar. kalırlar: Yoğun Oyuncak firmaları bir ikilemle sezonda satışları nasıl yüksek tutmalı ve takip eden aylarda oyuncak taleplerinin sağlıklı bir seviyede kalmasıni nasıl sağlamalı? Buradaki zorluk, çocukların Noel'den sonra da oyuncak istemelerini teşvik etmekte değildir. Asıl sorun tatil zamanı bütün paralarını harcamış ailelerin oyuncağa boğulmuş çocukları için daha fazla oyuncak almasını sağlamaktadır. Oyuncak firmaları bu olasılığı çok düşük davranışı nasıl yaratabilirler? Bazıları yüksek bütçeli reklam kampanyalarını bazıları da indirim yapmayı denedi ancak bu satış araçlarının hiçbiri başarılı olmadı. Her iki taktik de maliyetliydi ve satışları istenilen seviyelere çıkaramadı. Aileler artık oyuncak alma havasında değillerdi ve reklamlar veya indirimler bu direnci kırmaya yeterli olmadı. Bazı büyük oyuncak üreticileri çözümü bulduklarını düşündüler. Bu, normal reklam bütçesi ve tutarlı olma ihtiyacının güçlü çekim kuvvetini içeren çok ustaca yapılmış bir plandı. Oyuncak firmalarının stratejilerinin işe yaradığı ile ilgili ilk ipucunu buna kandıktan ve tam bir enayi gibi tekrar kandıktan sonra aldım. Ocak ayıydı ve şehrin en büyük oyuncak mağazasındaydım. Bir ay öncesinde oğluma fazla fazla hediye aldıktan sonra o mağazaya uzun bir süre bir daha uğramamaya yemin etmiştim. Ancak yine kendimi o şeytani yerde oğluma bir başka pahalı hediye olan büyük elektronik yarış seti alırken buldum. Vitrinin önünde oğluna aynı hediyeden alan eski bir komşum ile karşılaştim. İşin garip tarafı birbirimizi neredeyse hiç görmüyorduk. Aslinda bir önceki görüşmemiz bir sene önce aynı mağazada oğullarımıza Noel sonrası yürüyen ve konuşan robotu alırken idi. Birbirimizi bir sene önce, aynı yerde, aynı anda, aynı şeyi ahırken görmemize gülüyorduk. Daha sonra bu tesadüfü oyuncak işinde çalışan bir arkadaşıma anlattım. "Tesadüf değil" dedi. "Ne demek tesadüf değil?" "Bak," dedi "bu sene aldığın o yarış seti ile ilgili birkaç soru sorayım. Öncelikle, oğluna o oyuncağı Noel'de alacağına söz vermiş miydin?" "Evet vermiştim. Christopher, Cumartesi sabah yayınlanan çizgi film aralarında reklamlarını görmüş ve Noel'de onu istediğini söyledi. Ben de birkaç reklamını gördüm ve tamam dedim." "İlk gol," dedi "şimdi de ikinci soru. Almaya gittiğinde hiçbir mağazada kalmadığını mı öğrendin?" "Evet! Sipariş verdiklerini ama ne zaman ellerinde olacağını bilmediklerini söylediler. Dolayısıyla Christopher'a onun yerine bir sürü başka oyuncak almak zorunda kaldım. Nereden bildin?" "İkinci gol," dedi "bir soru daha sorayım. Aynı şey bir yıl önce robot oyuncakta da olmuştu değil mi?" "Bir dakika... Evet haklısın. İnanılmaz. Nasıl bildin?" “Medyum falan değilim. Sadece büyük oyuncak firmalarının Ocak ve Şubat aylarındaki satışlarını nasıl artırdıklarını biliyorum. Noel'den önce televizyonda belli bir oyuncağın reklamını yapıyorlar. Çocuklar onu görüp istiyorlar ve ailelerinden Noel'de o hediyeyi almaları için söz alıyorlar. İşte burada oyuncak firmalarının dahiyane planı devreye giriyor: Mağazalara ailelerin almak için söz verdikleri oyuncaklardan az sayıda tedarik ediyorlar. O oyuncakların bittiğini öğrenen aileler, aynı değerde başka oyuncaklar alarak durumu telafi ediyorlar. Oyuncak üreticileri tabii ki mağazalara o oyuncaklardan fazla fazla temin ediyor. Daha sonra, Noel'den sonra, firmalar o özel oyuncaklar için reklam vermeye başlıyor. Bu da çocukların o oyuncakları her şeyden daha çok istemelerini sağlıyor. Ailelerine gidip "söz vermiştin, söz vermiştin" diye israr ediyorlar ve aileler de mağazaya gidip sözlerini tutuyorlar." Anlamaya başlamıştım “İşte o zaman uzun zamandır görmedikleri ve ayni oyuna gelen diğer aileler ile karşılaşırlar, değil mi?" dedim. "Evet. Nereye gidiyorsun?" "Yarış setini geri vermeye gidiyorum" dedim. O kadar sinirlenmiştim ki neredeyse bağırıyordum. "Bekle. Bir düşün. Bu sabah bu oyuncağı niye aldın?” "Christopher'ı hayal kırıklığına uğratmak istemedim ve verilen sözlerin tutulması gerektiğini öğretmek istedim." "Peki, bu sebeplerden hiçbiri değişti mi? Oyuncağı geri verirsen Christopher nedenini anlamayacaktır. Sadece babasının sözünü tutmadığını düşünecektir. İstediğin bu mu?" "Hayır," dedim. "yani oyuncak mağazaları benden kazandıkları kârı ikiye katladılar ve ben hiç farkına varmadım, şimdi farkına varıyorum ama kendi verdiğim sözler ile kapana kısıldım. Yani bu da üçüncü gol oluyor" dedim. O da başını salladı.
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.