Pişmanlıkların içerisinde bizi mutlu edecek olanların varlığına ne kadar çok inanıyoruz. Keşkelerin keşke olmaması durumunda gerçekten de mutluluğa erişebilecek miyiz? Ya da tamamen bir mutluluğa erişmek mümkün mü? Neden kabullenmiyoruz? Var olduğumuz hayattaki siyahın yanındaki beyazı beyazın yanındaki siyahı neden görmüyoruz?
Nora ölmek istiyor. Bunu deniyor. Gözünü kütüphanede açıyor. Ona farklı hayatlar sunuluyor. Ama yine de aradığını bulamıyor. Belki de aradığı hayat gözünün önündedir. Yaşama isteğini yeniden kazandığında bunu fark ediyor.
Hayat tercihlere bağlı bir yaşamı bizim önümüze seriyor. Her tercih yeni bir kapıyı aralıyor. Nora'nın yaşadığı macera bize bu gücü hatırlatıyor.