Gündüzsefası: Bir çiçek kadar güzel...ve bir ayrıkotu kadar güçlü
Spoiler icerir...
İkinci kitap Eden'in Felix ile tanışması ile başlıyor. Aradan üç sene geçer ve Felix ölür. Bıraktığı mektup ile Eden'in gerçek kimliği açığa çıkar. Annesini bulup orada yaşamaya başlar.
Dibe batan insanların herhangi bir çıkış aradıkları sırada onlara sinsi bir yılan gibi yaklaşan Hector'un Eden'i kaçırdığını öğreniyoruz. Kavuşmalarının ardından annesinin Eden'i tekrar kaybedecekmis gibi davranması anlaşılır olmakla birlikte, halen küçük bir kız çocuğumuş gibi davranması rahatsız ediciydi.
Kuzeni Molly ile gittiği sergide Calder ve Xander ile karşılaşır. Bu karşılaşma sahnesi etkileyiciydi. Fakat erkek her zaman erkektir. Ne kadar kötü şeyler yaşasa da Eden daha güçlü davrandı. Sergi açan Calder bir şekilde hayatına Maddison'ı katmış. Tüm hayalkırıklığına rağmen Eden çok olgun hareketler sergiledi. Belki bizim anlamayacağımız kadar affedici ve merhametli. Her şey ayyuka çıktığında bile herkesten daha metanetli ve olgun. Nihayetinde herseyi polise anlatıyorlar. Başlarından geçenleri.
Bilginin güç olduğunu farkında. Bu yüzden araştırmaya devam ediyor. Bu araştırma onları Hector'un kimliğine kadar götürüyor. Burada Calder ile ilgili bilgilerde gün yüzüne çıkıyor. Fakat Calder bunlarla baş etmeye çalışırken Eden kadar olgun davranamıyor.
Kitabın sonunda etkileyici gelişmeler ve duygusal sahneler var. Genel olarak yetişkin içerikli sahnelerden ziyade iç dünyalarını ve polis ile olan kısımların daha çok olmasını isterdim. Bazı duyguların çok derinine inilmemiş. Oysa duygular ve olaylar daha önemli yer kaplamalıydı. Sonu ise içimi ısıttı.
Eden’ın Kaderi 
Mia Sheridan
·
85 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.