Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

302 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Max Böhm, henüz adını öğrenemediğim ama romanı onun ağzından dinleyeceğimiz kişi tarafından ölü bulunan insan. Ölümü de oldukta trajik. Bu arada bende Leyleklerin etobur olduğunu yeni öğrendim. Daha sonra Leylekler isim olarak bize garip gelse de ölen kişinin aslında araştırma şirketinin olmadığını, çok zengin olduğunu, Leyleklerin ölümle ilgisi bulunmadığını ve en son da kalp ameliyatı geçirdiğini öğreniyoruz. Benim için asıl önemli olansa romandaki kahramanımızın adının Louis Antioche olmasıydı. Bana bu bölümde asıl iyi gelen kesinlikle birinci ağızdan dinlediğimiz kişinin adını merak etmemdi ve bu merakımın geçmesiydi. Araştırmalar derinleştikçe Rayko adında bir Çingene ve bunun ölümü ortaya çıkıyor. Üstüne üstlük ölen kişinin kalbi çalınıyor ve bunu yaparken ki zorluklar (hastanelerin ölüyü kabul etmemesi, bir spor salonunda doktorun otopsi yapması gibi) beni bile okurken incitti. Daha o anda aklıma gelen bu ölen ve kalbi çalınan çocuğun Böhm ile ilgisinin bulunması olduğuydu. Başlarda dikkatimi çeken bir diğer unsur da 'Tek Dünya' diye adlandırdıkları bir örgüt. Yardım kuruluşu oldukları söyleniyor, insanları sorup araştırmaları var, Böhm'ün bütün servetini buraya aktarması var ve bunlarla sürekli karşılaşıyoruz kitapta. Bunu da ek bilgi olarak eklemek istedim. Doktor Çuriç,Antioche'nin araştırmasını dinliyor. Cinayeti ve otopsisine göre sonuçlarını -ki oldukça mide bulandırıcı- açıklıyor. Bu sonuçlar ışığında ölen kişinin alınan kalbinin Max Böhm'e takılamayacağını bulgularıyla anlatsa da kesin bir dil de kullanmıyor. Açık kapı bırakıyor. Çünkü hem katil kalbi çıkarmış derken sonradan cerrahi uzmanı da diyor. Tabi bu olaylar çok önem arz ediyor. Antioche, leyleklerin göçünü izlemek üzere Sofya'dan Türkiye'ye, buradan Adalar'a oradan da gemiyle İsrail sınırına geçiyor. Tabi burada da değineceğimiz nokta Bulgaristan'da uğradığı saldırı ve bunun sonucunda oluşan vahşetin gözünün önüne gelmesi. Hem de sürekli. Üstelik İsrail'e vardığında Rayko'dan kısa süre sonra Gabor'un da öldürüldüğünü öğreniyor. Ölümler arttıkça ve kendisi gibi biz de Leylek konusunda bu kadar önemli olanı merak ettikçe heyecan da artıyor. Afrika kısmı ise biraz daha uzun geçiyor. Biraz da sıkıcı açıkçası. İşlenen konuları şöyle bir hatırlayınca hani Afrika'da bu durağanlık özellikle kitabın son bölümünde saklanan bir Fırtına habercisi olabilir mi, diye düşünüyorum. Baktığımızda Afrika'da rehberleri gördük, onların aile bağlarını ve bu aile bağlarından Böhm'e ulaşmayı denedik. Bir de bunun yanında Böhm ve Eşi ve Oğlu ile ilgili belgeleri yanlış hatırlamıyorsam Büyükelçilik ya da Hastane raporlarından öğrendik. Burada en önemli bilgi Böhm ve onun kalp hastalığı ile ilgili Antioche'nin buluşuydu. Afrika araştırmalarımızda bir Rahibe -ki eskiden doktorluk yapmış- bizim Antioche'ye yardımcı oluyor. (Biraz zoraki de olsa) Köyde bir çocuk öldürülüyor. Aka isminde bir kız. Bu kızın ölümü de diğerleri kadar iğrenç ve mide bulandırıcı. Hani bu mide bulandırıcı deyip duruyorsun vs derseniz diye de kitapta yazılan Aka ile ilgili kısa bir paragrafı aktaracağım. Ayrıca bu yazacağım alıntıdan sonra bilmenizi isterim ki bu ufak kızın da kalbi çalınmış. Ölümler ile ilgili ilk ve son detaycılığım bu olacak çünkü insanın içi acıyor ve yanıyor. Küçük Aka'nın göğsü, küçücük, farklı, korkunç bir yaraydı. Küçük memelerinden biri neredeyse kökünden kesilmişti. Sağ yanının hemen tümü, koltukaltından kasığa kadar olan bölümü, tıpkı simsiyah ve çatlak dudakları gibi derin yırtıklarla kaplıydı. Daha da yukarıda, kolsuz omzundan kemiğin ucu görünüyordu. Ama en önemlisi, asıl yara, uzun ve belirgin olan asıl yara, göğsün üst kısmındaydı. Korkunç bir görüntü; sanki yürek yeni, hareketli ve ürkütücü bir hayata başlamış gibi, yaranın iki yanındaki deri hafifçe ürperiyordu. Yine de bütün bunlar genç kızın cinsel organının yanında, hiçbir şeydi; tümüyle tüysüz vajina göbek deliğine kadar açılmış, derinliklerinde kurtların, parlak kabuklu böceklerin kaynaştığı kahverengi kıvrımları ortaya çıkarmıştı. Antioche, Afrika defterini en son Otto Kiefer'in ölümüyle kapattı. En azından Leylekler konusunda öğrenmesi gerekeni fazlasıyla ve ayrıntılarıyla öğrenmişti. Şimdi daha önemli nesneler vardı elinde. Şimdi leyleklerden daha mühim bir konuya eğilim başlayacak ve Tek Dünya örgütünü araştıracaktı. İlk hedef Fransaya adımını atar atmaz bunları düşünmek ve örgütün çalışma şemasını ele geçirme planlarını yapmak oldu ve böylece Afrika defterini kapayıp Avrupa -Fransa- defterini açmış oldu. Fransa bölümü oldukça hareketli geçiyor. Antioche, İsrail'de görüştüğü Sarah'ın, yola çıkarken kendine arkadaş edindiği ve bilgileri karşılıklı paylaştığı polis memurunu (Dumaz) öldürdüğünü öğreniyor. Daha sonradan tutuklanan Sarah ile görüşme yapmak istediğini bildiriyor. Fransa'dan Belçikaya geçen ve İsrail büyükelçiliğinin de yardımıyla Sarah ile görüşmeye giden Antioche'ye hükümetten araştırmaya faydalı olacaklarını düşündükleri için izin çıkıyor. Görüşme sonrası öğrenilen bilgiler ışığında şunu söyleyebilirim ki Sarah aslında bizim Antioche'nin çok saf olduğunu kanıtlayacak, yüzüne vuracak ve onun kullanıldığını anlatacak. Sonrasını da tahmin edebilirsiniz. Rickiel, ilerleyen bölümde karşımıza çıkacak bir polis. Antioche'ye karşı koyamayacağı bilgiler veriyor. Keza bunlardan en önemlisi "Kalp Hırsızlığı" dediğimiz olay hakkında Antioche'ye verilen belgeler. Ortak nokta ölenlerin hayvan parçalaması sonucu öldüğü ama nedense hepsinde ortak nokta cesetlerinde 'Kalp' bulunmaması. Tabi bu polisi sevdiğimi söylemeliyim o anda çünkü bizim adama tam silahına göre mermiler veriyor ve aramadan geçebileceğini söylüyor. Aslında ifadesine ekipçe inandıkları ve eksik parçaları birleştirmeye çalışacaklarını ve Antioche'nin de bu arada 'Tek Dünya' örgütüne sızıp -bu yeni bilgi- aslında amacı sadece kalp çalmak olmayan, aynı doku örneğine sahip kalp örnekleri bulmak için sürekli insan öldüren doktoru bulmasını hatta ona ne isterse yapmasını yani açıkça onu öldürmesini söylüyor. Eh aslında başından beri Antioche'nin de isteği buydu diyebiliriz. Antioche, son olarak araştırmalar için Pierre Senicier'i düşünüyor. O doktoru araştırmak için Fransa'daki üvey annesini ziyarete gidiyor. Ondan bu doktoru anlatmasını istiyor. Üvey Annenin anlattıklarının dışında bilmemiz gereken ise bu doktorun daha önce kalp ameliyatı yaptığı ve bu ameliyat için bir maymun kalbini insana taktığı ve bu insanın da birkaç saat daha yaşayabildiği, ardından da öldüğüydü. Tabi bunların yanında asıl önemlisi Antioche'nin üvey annesinden, kim olduğunu öğrenmesi oldu. Bu bilgiden sonra Antioche'nin bütün çehresi değişti desek yeridir. Annesinin anlattıklarından sonra öğrendiği bilgi, resmen kitabın özetiydi diyebiliriz. Antioche, Kalküta'ya (Hindistan) gitti. Orada olaylar gelişirken Hindistan için yazar çok güzel cümle kullanmıştı. "Korku ile Mükemmelliğin gizli bir öpücükle birleştiği ülke" diye. Bu da gerçekten hoşuma gitmişti. Peki kahramanımız Antioche, Hindistan'a neden mi geldi. Tabi ki ; Pierre Doisneau, Pierre Senicier ya da diğer adıyla Kalp Hırsızı için. En sonunda büyük buluşma gerçekleşiyordu... Kitap oldukça iyi kurgulanmış. Yazara son dönemde merak salmış biri olarak oldukça iyi araştırmalardan sonra başlamaya karar verdim. Ülkemizde bu kitabı 3. basılan kitabı olsa da kendisinin ilk kitabı olduğunu öğrendim. Bunun yanında yazarın adını duyurduğu bu kitabı sırf kendi ülkesinde bile 450.000 satmış. Fransızların da boş kitap okuyan insanlar olmadığını düşünürsek bence dedim bu kitap iyidir. Başladım ve beklediğim gibi çıktı. Hatta biraz daha iyi çıktı çünkü zayıf kalacağını düşünmüştüm ilk kitabı olduğundan. Anlatımını da oldukça sevdim ve çıkardığı kitapları da sırayla okumaya karar verdim. Umarım sizler de beğenirsiniz. Tüm iyi dileklerimle, keyifli okumalar..
Leyleklerin Uçuşu
Leyleklerin UçuşuJean-Christophe Grangé · Doğan Kitap · 202010,4bin okunma
·
38 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.