“O anda içinde her şeyin gözlerinin önünde bembeyaz kesildiğini hissetti, dış dünya ise kuzgun karasına döndü. Şimdiye kadar tutsak kalmış sisler kuduran bir sıvıya, kaynayan, köpüren süte benzer bir şeye dönüştü. Taşıp üstünden geçti bu sel, dayanılmaz bir basınçla vücudunu içten saran kabuğa bastırdı, akıp gidecek bir yer bulamadı. Kaçmak istiyordu, Allah rızası için kaçacak bir yer, ama nereye… Kendi içinde boğulmamak için orta yerinden yarılmak, patlamak istiyordu. Sonunda düşüp bilincini kaybetti.”