İki kişi düşünün, biri 88 diğeri 78 yaşında ölüyor. Hangisi daha çok yaşadı? Sadece yaşanan yıllara bakarsanız, 88 yaşında ölen daha çok yaşadı dersiniz. Ama diyelim ki, 88 yaşında ölen kişi bir kültür robotu olarak yaşamış olsun. Bu kişiye, neden ekmeğe basmadığını sorsaydık, ekmeğe basmanın günah olduğunu söyler ve açıklaması orada biterdi. Buna karşın 78 yıl yaşayan kişi, kitap okumuş, sorgulamış, gözlemlemiş ve sürekli öğrenip geliştiği için yeni farkındalıklar içinde hayatına anlam vermiş olsun. Bu kişiye, neden ekmeğe basmadığını sormuş olsaydık, ekmek neden 'mübarek' anlatır, doğanın üreticiliğine, insan emeğine, işbirliğine, halden anlamaya saygılı olmaktan bahsederdi. Bu değerleri kendi iç tanıklığı içinde sadece vicdanına hesap vererek yaşatmanın hayatına kattığı zenginlikten söz ederdi.