Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Görünüşte her şeye gücü yeten bu yüce Devlet doktrini, * tüm gücün yoğunlaştığı en yüksek hükümet mevkilerini işgal eden kişilerce idare edilir. Seçilerek veya hayatın cilvesiyle bu mevkilerden birine yerleşen her kim olursa olsun, o artık otoriteye boyun eğmez, çünkü artık kendisi Devlet politikası olmuştur ve durumun sınırları içinde keyfine göre bir yol tutabilir. Ondördüncü Louis’nin dediği gibi “Devlet benim” (“Letat cest moi”) diyebilir. Bu kişi, eğer Devlet doktrininden kendini ayırmayı bilebilirse, kendi bireyliğinden yararlanabilecek olan yegane kişidir veya birkaç kişiden biridir. Oysa, büyük olasılıkla, bu insan kendi hayali dünyasının kölesi haline gelir., Böylesi bir tek-yönlülük daima bilindışının yıkıcı eğilimleri ile kendini psikolojik olarak telafi eder. Kölelik ve başkaldırı birbirinden ayrılmaz bir ikilidir. Dolayısıyla, iktidar çekişmesi ve aşırı güvensizlik tepeden tırnağa tüm organizmaya yayılır. Dahası, kitleler içinde bulundukları, biçimden yoksun, kaotik ortamı telafi etmek için daima bir “Lider” üretirler ve tarihte birçok örneğini gördüğümüz gibi, bu lider mutlaka sonunda kendi şişirilmiş ego-algısının kurbanı olur.
·
9 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.