Biri gelip kepeneğin başlığını kaldırdı:
"Sen Tarık Akan mısın? Yahu kalk ayağa da bir görelim..." Gözümü açtım. Karşımda bir başçavuş dikiliyordu.
"Kalk," diye tutturmuştu.
Hadi bakalım, istersen kalkma. Hem 1981'de Yılmaz Güney'in Yol (Bayram)¹ filmini çekiyorsun, hem bu başçavuştan mermi ve silah almak için keyfinin olmasını bekliyorsun; sıkıysa kalkma. Kalktım. Başçavuşla samimiyet kurmaya çalıştım. Yanında prodüksiyon amiri vardı. "Tarık Abi, mermileri arkadaştan alacağız; sağ olsun, bize yardımcı olacak."
Böylece sinyali almış oldum: "Adama kötü davranma," demek istiyordu, işimiz düştü, aman diyeyim... Ondan ala- cağımız silahla filmdeki atımı öldürecektim. Sıkıyönetim dönemiydi, kimse silahını vermek istemiyordu. Prodüksiyon amiri de bula bula bu başçavuşu bulmuştu; nemrut herifin teki. Sahnenin çekimlerinin sonuna doğru adamın gırtlağını sıktığımı hatırlıyorum.