Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

720 syf.
10/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Kılıçların Fırtınası hız kesmeden devam ediyor.
Serinin, açık ara en iyi kitabıydı. Çok dolu doluydu ve neredeyse her bölümde çılgınca şeyler oldu. Bu yüzden de bir inceleme yazmak istedim. Karakterler ve olaylar üzerinden gideceğim ve bu yüzden bütünüyle spoiler içeriyor, bunu da söyleyeyim. İlk olarak Genç Kurt yani Robb Stark’tan bahsetmek istiyorum. Beş Kralın Savaşı sırasında Walder Frey’in kızlarından biriyle evlenme sözü vermişti ancak bunu Jeyne Westerling adında bir kıza aşık olarak bozduğunu görmüştük. Ve bu da, bu kitapta onun sonu oldu. Hem Walder Frey hem de en çok güvendiği müttefiği Roose Bolton tarafından büyük bir ihanete kurban gitti. Hem kendisi hem de leydi annesi Catelyn Stark. Bu sonu kesinlikle hak etmediler, çünkü Kızıl Düğün tam bir katliamdı. Özellikle Kuzeylilerin evlerine ağırladıkları, yemeklerini ikram ettikleri misafirlerine karşı saygılı ve onurlu olması âdetine hiç uymuyordu. Hatta bu bölümlerden sonra Bran’ın olduğu bölümde anlatılan bir hikayede, “Ama aşçı, kendi çatısının altında bir konuğu öldürdü ve bu tanrıların asla affetmeyeceği bir suçtur,” sözü dikkat çekiyor. Bu, Walder Frey’i bir şeylerin beklediğinin büyük bir kanıtı zaten. Kızıl Düğün’ü en dramatik ve özel yapan şey kesinlikle “Castamere Yağmurları” parçasıydı. Tywin Lannister’ın Kısım I’de dediği gibi: “Bazı savaşlar kılıç ve mızrakla kazanılır, bazıları da kalem ve kuzgunla.” Bunu da öğrenmiş olduk. Jaime Lannister’ı bu kitapta gerçekten çok sevdim. Brienne ile tanışması, kılıç tutan elinin kesilmesi ve bazı farkındalıklar ile gözle görünür bir şekilde kendini değiştirmesi oldukça güzeldi. Geçmişini sık sık düşündü ve bu da onun önünü açtı diyebiliriz. Tabii en büyük etken Brienne’di çünkü hep Kral Katili olduğunu, onursuz ve yeminbozan biri olduğunu hatırlatıp duruyordu. Ve bu da Jaime için çok güzel oldu. Son olarak, şövalyelerin Kumandan olduğunda Yedi Krallığın gelmiş geçmiş tüm şövalyelerinin hayatının yazılmış olduğu kitaba, Robb Stark tarafından yenilgiye uğratıldığını, Catelyn Stark tarafından serbest bırakıldığını ve Brienne tarafından Kral Toprakları’na getirildiğini yazmasında bir duygulanmadım değil. Dizinin son bölümü aklıma geldi, izleyenler bilir. Brienne, Jaime’nin sayfasını dolduruyordu… Cersei ve Joffrey’den her zamanki gibi nefret ettim ve etmeye de devam edeceğim. İkisi de cehenneme gidebilir. Beric Dondarrion kesinlikle serinin en iyi karakterlerinden biri. Bu kitapta kendisini görme şerefine nail olduk, çok şükür. Keşke
George R. R. Martin
George R. R. Martin
kendisi hakkında daha kapsamlı bir kitap yazsa da sabah akşam okusam. Tyrion Lannister bu kitapta Joffrey’nin cinayetinden yargılanıyor ve ablası şeytan Cersei’de kellesini almak için her türlü şeyi yapıyor. Cersei ve diğer tüm o insanların bu Tyrion nefreti gerçekten inanılmaz boyutta. Tyrion’ın yapmış olduğu şeylerin hiçe sayılması ve ona duyulması gereken minnettarlıkların hep başka insanlara gitmesi zalimceydi. Tyrion’a yapılan her şey zalimceydi aslında. Shae’in ihaneti de koymadı değil ama beklenmedik de değildi. Ama sonra bizi rahatlattı biraz. Her ne kadar Tywin en beğendiğim karakterlerden biri olsa da ölmesi daha doğru oldu. Tyrion tarafından öldürülmesi doğru muydu bilmiyorum ama Tyrion için bunun bir zafer olduğu kesin. Öte yandan
George R. R. Martin
George R. R. Martin
‘e sinirliyim çünkü Oberyn Martell de o sonu asla hak etmedi. Gregor Clegane gibi iğrenç bir yaratığın hâlâ yaşıyor olması beni en çok sinirlendiren şeylerden biri zaten. Yapmış olduğu şeyler kesinlikle göz ardı edilemezdi. Elia Martell’e tecavüz edip, sonra da kafasını ezmesi. Çocuklarını duvardan duvara vurarak parçalaması… Korkunç. Ve bu cezasız kaldı? İşte buna çok sinirliyim. En azından Oberyn’in bu intikamı almasına izin verilmesi gerekirdi. O karşılaşmaya gerek yoktu. Tywin Lannister’ın Dorne ittifakı için Gregor Clegane’i aradan çıkarması çok zor olmasa gerek? Bakınız, Dağ gibi biri için koca Dorne’u karşısına aldı. Lady Stoneheart’ı da unutmayalım. Güzel bir karakter cidden. Ve ben bunun oluşuna çok sevindim. Seride sadece birkaç kere görünüyormuş ama bu bize yeter de artar. Her halükarda çok beğendiğim bir karakter oldu. Bir de, tüm bunlara sebep olanın Serçeparmak olduğunu öğreniyoruz. Robert Baratheon’ın Kral El’i olan Jon Arryn’i öldürenin karısı Lysa Arryn olduğunu, Starkların Lannisterlara karşı bir savaş açması için de tüm bu olanları Serçeparmak’ın planladığını ve bunun nasıl kusursuz işlediğine şahit oluyoruz. Ve bu da Serçeparmak’ın nasıl zeki ve acımasız olduğunu bize tüm şeffaflığıyla gösteriyor. Neticede Taht Oyunları böyle oynanıyor. Ve son olarak Daenerys Stormborn of House Targaryen… Yavaş yavaş gücüne kavuştuğunu, tam bir kraliçe gibi hükmetmeye hazırlandığını görüyoruz. Ejderhaları da yavaş yavaş büyüyor ve askerleri her geçen gün daha da çoğalıyor. Ancak o noktada şövalyesi Jorah Mormont’un ve sonrasında Cesur Barristan Selmy olduğunu öğrendiğimiz Arstan Beyazsakal’a olan güveninin kırıldığını görüyoruz. Barristan Selmy affediliyor ancak Dany, Jorah’ı sürgüne gönderiyor. Dizide Jorah’ı o kadar seviyordum ki kitapta benim için biraz hayal kırıklığı oldu. Dany’nin vermiş olduğu bu karar her ne kadar doğru gibi görünse de –çünkü Jorah’ın kibirini giderecek bir sürgün olacak bu– yine de ben buna biraz üzüldüm. Özellikle “Seni sevdim Daenerys,” dediğinde kahrımdan öldüm. Ama her neyse. Kitap, açık ara, şu ana kadar okuduğum en iyi Buz ve Ateşin Şarkısı kitabıydı. Bundan sonraki kitaplar için de ayriyeten heyecanlıyım çünkü dizisiyle biraz ters düşen şeylerin olması beni daha çok okumaya itiyor.
Kılıçların Fırtınası - Kısım 2
Kılıçların Fırtınası - Kısım 2George R. R. Martin · Epsilon Yayıncılık · 20163,800 okunma
··
20 artı 1'leme
·
162 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.