Yabancılaşma modern şehirlerin en büyük problemlerinden bir tanesi. Kendine yabancılaşma, insana yabancılaşma, tabiata ve nihayetinde Allah' a yabancılaşma. Yabancılaşan insan yalnızlaşıyor, tek kalıyor ve sosyal bağları giderek aşınıyor. Ruh sağlığının en temel rükünlerinden bir tanesi bu.
Sosyal bağlarınız ne kadar kuvvetli olursa ruhsal sıkıntılara karşı kendinizi o kadar koruyabilirsiniz. Sosyal bağların varlığı, depresyona ve daha ağır ruhsal hastalıklara karşı koruyucu işlev gösterir. Şizofreni ile ilgili çalışmaların sonuçlarına göre, şehirleşme arttıkça şizofreni vakaları artıyor.
Kırsal kesime göre bu çok ciddi yaygınlık gösteriyor. Biyolo jik bir hastalık ama toplumsal faktörler onu tetikleyebiliyor.
Komşuluk ahlakı gelişmediği zaman bir mahallede, şehirde insanlar bu sosyal bağlardan hızla arınabiliyorlar. Günü müz toplumunda maalesef her aile kendi muhkem kalesini evine çekilmiş bir şekilde yaşıyor, kendi apartmanımızda, mahallemizde ne olup bittiğini bilmiyoruz. Apartmanımız dan bir cenaze çıktığı zaman orada yaşlı birinin yaşadığını öğreniyoruz. Bu da insanı yeri geldiği zaman çok ağır ruhsal zorlanmalara karşı yalnız ve savunmasız bırakıyor. Bunun bizim bire bir pratiklerimizde, ruhsal pratiğimizde karşılığı var. Pek çok insan, etrafında konuşacak bir dost bulamadığı için hastalanmış olarak gelebiliyor.