Ne diyeceğini fazla tartamadan, "Çocuklar, ben hep böyle bir şey murad ederken her ikinizin de aldığı şekil beni çok rahatlattı. Beni anlamayı da hatta hak vermeyi de bırakın. Size, her ikinize de borçluyum. Yeterli bir yükselişim olmadı ki sizleri de çekeyim. Bizim çekiciliğimiz günlük çekiciliktir. Bir gün muhteşem bir manzara seyrettirir ertesi gün manzarayı da rehberi de kaybettirir. Yani size rehberlik edebilecek adam değilim. Kendimin rehberliğim de çok sıkıntılı oldu. Sadece içimdeki ateşin koru ve ona duyduğum arzu, özlem nasılsa hiç sönmedi. Bütün ömrüm de sönmesin diye onun üstüne kapanmakla geçti. Büyük şeylere, birkaç kez aldığım olağanüstü bir koku hariç ve içimdeki her şeyin önüne geçen bir kalp hıçkırığından başka temasım olmadı. Ama onu yani marifet kokusunu düşünmediğim bir anım da olmadı. Kendimden memnun değilim hem de hiç. Babalık ve eşliğimden, işimden hiçbirinden memnun değilim. Evlat halimden de anam babam ve kardeşim memnun değillerdi. Bunca memnuniyetsizlik nasıl bir çiçek açtırabilir onu da bilmiyorum ama onlar da gözümden siliniyor. Korkularıma hâlâ devam ediyorum ama onlara bakışım da değişti. 'Köpek bile arif olunca Ashab-ı Kehf'den olur, demişler. Ne doğru. Ben bu köpek kadarlığa razıyım. Artık kendimi kapatıyorum. Her şeyden haberdar oldum az çok, her korkudan haberdarım, her tehdidi burnumun ucunda hissettim. Ama asıl bir olmak ve içi içe geçmek istediğim, bu etrafla ünsiyetimden ve korkularımdan mesafede kaldı. O mesafeyi yakacağım, ben yanarsam ve kül olursam tozun, külün mesafesi yoktur, uçar konar, bunu istiyorum. Şu odaya gireceğim ve yanana kadar çıkmayacağım. Ne diyeyim bilmiyorum. Tüm çabam hep batmamayaydı. Korkum çabamın hep arkasındaydı ve onu dürtüp irkiltmekten başka bir şeye yaramıyordu. Kendi kendini inisiye etmekle ilgili senelerdir hayal edip düşünüyorum. Kendim her şey olduğumu da anladım. Başka tür bir ölüm, ölüm benim için. Yanıma pek gelmeyin, size minnettarım, ikinizin de ellerini ayaklarını öpeyim," diyerek her ikisinin de ellerini, kaçınmalarına ve, "Olmaz, sakın ha baba," demelerine rağmen ayaklarını defalarca öptü, öptü ve üzerine inen ince hıçkırıklı perdeyi görünce çıkmalarını işaret ile arkasını döndü.
Sayfa 491Kitabı okudu
·
92 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.