Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

_Rüya, gören olmadan da var olabilir. Rüya gören olmadan rüya mevcut olduğunda ise bu özgün gerçeklik gibi gelir. Siz yoksunuz ama kozmik bir akıl var. Brahma var. Bu yüzden bütün alemin Brahma'nın gördüğü bir rüya olduğunu söylerler. Bütün bu dünya bir rüyadır, bir mayadır. Ama bu her şeyin, tümün bir rüyasıdır. Kişisel bir rüya değildir.
·
1.139 görüntüleme
Onur okurunun profil resmi
_"Seks" ve "aşk-sevgi" sözcükleri birbiri ile ilgisi varmış gibi kullanırız. Fakat, böyle bir ilişki yoktur. Sevgi ancak seks gittiğinde gelir. Bundan önceki aşk yalnızca bir kur yapmadan, ön sevişmeden ileri gitmez. Sadece sekse ortam hazırlar. Bir giriş, bir önsözdür. İki insan arasında ne kadar fazla seks olursa aşk da o kadar azalır; çünkü önsöze gerek kalmaz. Birbirine aşık iki kişi arasında seks olmadığında aşkın romantizmi yaşanır. Seks işin içine girdiği an aşk yok olur. Gerçek aşk, gerçek sevgi bir giriş bölümü değildir. O bir rayihadır. Seksten önce değil, sonra gelir. Bir önsöz değil, son sözdür. _Seks eylemi ile meditasyon yapıyorsanız o zaman partneriniz yalnızca sizin fiziksel zevklerinizin bir aracı olmayacaktır. İkiniz de derin meditasyona ulaştığınız için birbirinize şükran duyacaksınız. Seks ile meditasyon yaptığınız için aranızda yepyeni bir arkadaşlık doğacaktır çünkü birbiriniz aracılığıyla doğa ile bir oldunuz. Gerçekliğin bilinmeyen derinliklerine baktınız. _Aşk, şükran, dostluk ve şefkatin karışımıdır. Böyle bir sevgi oluştuğunda seksi aşarsınız. Aşk ve sevgi seks yolu ile ortaya çıkar ama onun ötesine geçer. Tıpkı bir çiçek gibi, köklerde oluşur ama onları aşar. Ve bunun geri dönüşü yoktur. Ya aşk vardır ya seks. Zaten gerçek aşkı tanımanın bir yolu da budur. Seks bir yumurtanın kabuğu gibidir, içinden aşk çıkar. Çıktığı anda ise kabuk kırılıp bir kenara atılır. Seks ancak meditasyon olduğunda sevgiye ulaşır. Olmadığında ise tekrarlanıp duran ve can sıkan bir şey haline gelir. Birbirinize şükran duymazsınız. Kendinizi aldatılmış hissedersiniz. Partnerinize düşman olursunuz; bir ihtiyaç haline gelen seks yolu ile size hükmediyordur. Seks olmadan yaşayamadığınız için onun kölesi oldunuz. Kölesi olduğunuz birine karşı ise asla dostluk duyamazsınız. İkiniz de aynı duygular içinde olursunuz; ikinize göre de diğeri efendidir. Bu inkar edilir ve seks tekrarlanır durur; rutin hale gelir. _Korkulacak tek şey korkunun kendisidir. Seksten korkmayın ve onunla savaşmayın çünkü bu da bir tür korkudur. "Kaç ya da savaş", bunlar korkunun iki yoludur. Onun için seksi olduğu gibi kabul edin. Onu derinliğine yaşayın, tümüyle bilin, anlayın, onunla meditasyon yapın; onu böyle aşarsınız. Yeni bir kapı açılır. Hiç bilinmeyenin, hiç duyulmamışın içine, yeni bir boyuta girersiniz ve büyük bir mutluluk size akar. _Enerji daima mutluluğa doğru akar. Sekste mutluluk vardır, enerji ona doğru akar. Daha fazla bir mutluluk; seksi aşıp ötesine geçen, çok daha doyurucu, çok daha derin ve büyük bir mutluluk istediğinizde enerji kendiliğinden sekse doğru akmayı bırakacaktır. _Seks, meditasyon olduğunda aşkın çiçeği açar. Bu da ilahi olana doğru gidiştir. Aşk bu yüzden ilahidir. Aşkın çiçeğinin olduğu yere dua gelir. Bu kesindir. Artık ilahi olandan fazla uzakta değilsiniz. Yuvaya yaklaştınız. Şimdi aşk ile meditasyon yapmaya başlayın. İkinci adım budur. Aşk ortaya çıktığı anda meditasyonun derinliklerine dalın, onun farkında olun. Sekste bedenler buluşur, aşkta ruhlar buluşur. Yine de bu iki kişinin buluşmadır. Şimdi aşkı seksi gördüğünüz gibi görmeye çalışın. Tam iletişimi, içsel buluşmayı, içsel cinsel birleşmeyi görün. O zaman aşkı bile aşacaksınız ve duaya ulaşacaksınız. İşte kapı bu duadır. Dua da bir buluşmadır ama iki kişinin buluşması değil, sizinle Bütün Olan arasındaki iletişimdir. Bir kişi olan "öteki" bırakılmıştır. Artık siz ve kişi olmayan öteki; tüm Var oluş vardır. Dua da bir buluşmadır, bu yüzden sonunda o da aşılmalıdır. Bütün olanla aranızdaki iletişimi gözlemleyin. Bu en hassas farkındalığı gerektirir. Bütünle aranızdaki buluşmanın farkında olabilirseniz, işte o zaman hem kendinizi hem de bütün olanı aşabilirsiniz. O zaman bütün sizsiniz. Ve bu bütünlükte ikilik yoktur; yalnız teklik vardır. _Seks derinleşip aşk olur, aşk derinleşir dua olur ve dua derinleşip her şeyin tümüyle aşılması ve nihai teklik olur. Derinlere inme daima meditasyon yolu ile olur. Yöntem hep aynıdır. Düzeyler, boyutlar ve aşamalar değişir ama yöntem aynıdır. Seksi kazıyın, altında aşkı bulursunuz. Aşkın derinliklerine inin, duaya gelirsiniz. Duanın derinliklerinde ise tek oluşa varırsınız. Bu teklik bütündür, bu teklik mutlak mutluluktur. _Her gerçeğin içinde ilahi olan mevcuttur. Tanınmasını zorlaştıran giysilerle örtünmüş olabilir ama siz onu soymalısınız. Soydukça altından başka giysiler de çıkabilir. Soymaya devam edin. Tek oluşu tüm çıplaklığı ile görünceye kadar tatmin olamazsınız. Gereksinmeniz karşılanamaz. Çıplak tekliğe, giysisiz, örtünmemiş tekliğe ulaştığınız an onunla bir olursunuz çünkü çıplak olanı tanıdığınızda onun siz olduğunu bilirsiniz. Aslında herkes başkalarında kendini arar. Gerçek soyunduğu an siz onunla bir olursunuz çünkü aranızdaki engel yalnızca giysilerdi. Bu nedenle siz soyunmadan gerçeği soyamazsınız. Meditasyon bu yüzden çifte etkili bir silahtır: Hem gerçeği hem sizi soyar. İkiniz de çıplak hale gelirsiniz. Tam çıplaklık, tam boşluk gerçekleştiği anda siz tek olursunuz. _Bizler o kadar kurnazız ki, seksten sonra değil, önce gelen sahte aşkı yarattık. Sahte olduğu için sekste doyuma ulaşınca aşkın bittiğini hissediyoruz. O aşk yalnızca bir önsözdü ve artık işlevini yitirdi. Ama gerçek aşk seksin ötesindedir; onun arkasında saklanır. Onun içine dalın, dindarca meditasyon yapın, o zaman onu sürekli yaşamaya başlayacaksınız. _Bir damla, bir okyanus haline gelebilir. Bu her damlanın en büyük arzusudur. Her eylemde, her istekte bu arzuyu görebilirsiniz. Onu keşfedin ve peşinden gidin. Bu müthiş bir maceradır! Bizler günümüzde bilinçsizce yaşıyoruz ama hiç olmazsa bu macerayı yaşayabiliriz. Çok çaba gerekir ama imkansız değildir. Bir İsa, bir Buda, bir Mahavir için bu mümkün oldu. Herkes için de olabilir. _Aşkın üç aşaması vardır: Fiziksel aşk, ruhsal aşk ve spiritüel aşk. Bu üçü aşıldığı zaman ilahi olana varılır. İsa, "Tanrı sevgidir" dediğinde Tanrı'nın mümkün olan en iyi tanımını yapmıştı çünkü Tanrı'ya giden yolda bilebileceğimiz en son şey aşktır. Bunun ötesinde bilinmeyen yatar ki, bilinmeyen tanımlanamaz. İlahi olanı ancak en son gerçekleştirebileceğimiz şey olan aşk ile sezebiliriz. Aşkın bu aşamasından sonra hiçbir deneyim yaşanmaz çünkü deneyimleyecek biri yoktur. Damla okyanus olmuştur! _Adım adım ilerleyin ama içinizde ferahlık olsun. Gerginlik yok, savaşmak yok. Yalnız uyanık ve farkında olun yeter. Yaşamın karanlık gecesindeki yegane ışık farkındalıktır. Bu ışıkla onun içinden geçin, her köşesini araştırın. Her yer ilahidir, bu yüzden hiçbir şeye karşı olmayın. Ama hiçbir yerde kalmayın. Hep öteye geçin. Ama hiçbir yerde kalmayın. Hep öteye geçin çünkü sizi hep daha büyük mutluluklar bekliyor. Yolculuk sürmeli. Yakınınızda seks varsa, seksi kullanın. Aşk varsa, aşkı kullanın. Yüceltme, bastırma, savaşma gibi terimlerle düşünmeyin. İlahi olan, her şeyin arkasında gizli olabilir, bu yüzden karşı koymayın, savaşmayın. Hiçbir şeyden kaçmayın. Aslında O her şeyin arkasındadır. Bu nedenle her neredeyseniz gördüğünüz en yakın kapıdan girin. Böyle yol alacaksınız. Bir yerde kalıp durağanlaşmayın çünkü yaşam her yerdedir. _İsa, "Tanrı her taşın altındadır" der, ama siz yalnız taşları görüyorsunuz. Taşlaşmış zihninizi değiştirmelisiniz. Seksi bir düşman olarak gördüğünüzde o bir taş haline gelir. O zaman arkasını göremezsiniz çünkü saydam değildir. Onu kullanın, onunla meditasyon yapın, o zaman tıpkı bir cam gibi saydamlaşır. Arkasını görür ve camı unutursunuz. Yalnız camın arkasındaki hatırlanır. Saydamlaşan her şey kaybolur. Onun için seksi taşlaştırmayın, saydamlaştırın. ******** ******** _Önsöz_(Ma Satya Bharti) _Evrim, bilincin gelişme sürecidir. Ağaçlar taşlardan daha bilinçlidir; hayvanlar ağaçlardan, insanlar hayvanlardan, Budalar insanlardan daha bilinçlidir. Budalık, İsa bilinci ve aydınlanma, aynı anlamdadır: bilincin tamamen gelişmesi. Madde tamamen bilinçsizdir; bir Buda ise tamamen bilinçlidir. İnsan ikisi arasındadır, ne o, ne de ötekidir; boşlukta bir yerdedir. Hayvan değildir artık ama henüz bir Tanrı da değildir. Artık "olduğu" değildir ama henüz "olabileceği" olmamıştır. _Osho, "Bilinçsiz evrim insanla sona erer ve bilinçli evrim başlar" diyor. "Ama bilinçli evrim belirli bir insanla başlamaz. Ancak başlamayı seçtiğinizde başlar." _Yaşam, devinim demektir. Olduğumuz yerde kalmamız imkansızdır. Ya daha yüksek bir bilinç düzeyine doğru evrim geçiririz ya da gerileriz. Seçim bizimdir. Seçmememiz söz konusu değildir, seçmemek bile bir seçimdir. Çoğu insan hiçliği seçer. Bu, bilinçsizliğe dönüştür. Bunu alkol ve uyuşturucular, aşırı çalışma, seks ya da duyuların uyarılması yoluyla yaparlar. Pek az kişi daha yüksek bir bilinç düzeyine doğru yolculuk yapmayı seçer. _Osho, işe Batı psikolojisinin bittiği yerden başlıyor. Freud'un, Jung'un ve "potansiyel insan" anlayışının ötesine gidiyor. Freud'un psikolojisi hasta insanın psikolojisi ise; Maslow'unki sağlıklı insanın psikolojisi ise, Osho'nun psikolojisi de aydınlanmanın, Budalığın psikolojisidir. Osho yalnızca aydınlanmış bir usta değil, aynı zamanda usta bir psikologdur. Osho varlığımızın katmanlarını birer birer soyuyor ve içimizdeki gizli derinlikleri ortaya çıkarıyor. Fizikselden yola çıkarak adım adım fiziksel ötesine gidiyor. Bilinenden yola çıkarak bilinmeyene ulaşıyor. Bizi bulunduğumuz yerden alıyor ve olabileceğimiz yere götürüyor. Osho, "Bu psikolojik konu değildir" diyor; "daha çok bir var olma konusudur. Akıl sağlığı meselesi değil, ruhsal büyüme meselesidir. Ne yaptığınız değil; ne olduğunuzdur." _Osho'nun bu söylevlerinde anlattığı yeni insanın yaratılmasıdır. Tüm çabaları Budalığın gelişebileceği bir ortam yaratmak yolundadır. Bunun olması için de, insanı bütünlüğü içinde kabul etmemiz gerektiğini söyler. Ne mantık inkar edilmeli ne de mantıksızlık; ne zeka ne de duygular; ne bilimsel olan ne de dinsel. İnsan akmaya devam etmeli, sıvı olmalı, bir kutuptan diğerine gidebilmeli. "Zihin mantıklı, akılcı bir biçimde eğitilmelidir" diyor, "ama aynı süreçte akılcı olmayan meditasyon eğitimi de görmeli." Mantık ve duygular aynı anda eğitilmeli. Şüphe olmalı ama inanç da olmalı. Ne mantıksızı reddeden gelişebilir ne de mantığı reddeden. Bir bütün olarak gelişmeden gelişemezsiniz." Osho bir filozof değil. Söyledikleri ile beyinlerimizi daha fazla bilgi ile doldurmayı amaçlamıyor. Sözlerinin amacı bizleri sözcüklerin ötesindekini direkt olarak deneyimlemeye, içsel bir devrime, potansiyelimizin tamamen farkında olmaya itmek. Potansiyelimizin tohumlarına doğru... ******
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.