Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Mutlu edecek bir şey vardır ama belki daha tanışılmamıştır?
"Ne istediğim sorulduğu anda hiçbir şey istemez olurdum. Ne olursa fark etmez, nasıl olsa beni mutlu edecek bir şey yok düşüncesi hasıl olurdu." Benimki sorduğunda söylerdim "Ben yavru beyaz kuzu ve annesini, civciv ve annesini istiyorum." veya "Defne, limon veya zeytin ağaçlardan bir tane fidanım olabilir mi?" Hep alacakmış gibi söyledi ama hiçbirini almadı. Çiçek koparıp verdiğinde "Teşekkür ederim ama saksısında tercih ederim." demiştim. Bir nevi "Babacım, çiçeklerin ömründen çalıyorsun o yüzden koparmak yerine köküyle getirebilirsin." demekti. Kendi çiçeklerimiz, bahçemiz vs. vardı. Onları büyütmek o kadar emekle bakım isterken niye başka çiçeklere böyle davranıyordu? Çocukken bazen misafirler gelip koparmaya yeltendiğinde (daha çok çocuklardı) balkondan "Heyy, seni görüyorum!!! Çiçeğime dokunursan ben de o parmaklarını koparırım. Ne biçim misafirsin sen ya, niye izinsiz dokunuyorsun?!" diye kızardım. Ve kızmama rağmen koparmaya yeltenmeye devam ettiklerinde sinirden ağlayıp anneme "Anneee bu misafir çocukları çiçeğimi koparıyor, dövmeye gidiyorum." deyip terlikle giderdim. Sonra baktım böyle olmayacak, gittim kendime birkaç çakıl taşı topladım ve de su balonu aldım. Bundan sonra yeltenini (aynı kişilerse değillerse uyarıya devam) onlarla avladım, üstüne anneleri gelince beni azarlamaya "Çocuğun çiçeğimi izinsiz ve birkaç kez koparmaya yeltendi. Ve balkondan yanına gitsem koparıp kaçma şansı olabilirdi. O yüzden bunlardan attım korkutmak için. Ve bu su yani kola gibi eriten bir şey değil ki. -yumuşamıyorsa- Hâlâ bana kızacaksan ben de annemi çağıracağım?" deyince olay çözülürdü. Mahallede "Asra'nın Dokunulmaz Çiçekleri" olarak anılıyordu bir zamanlar. Rengarenk gül ağaçlarımız vardı. Ve başka çiçeklerimiz de ve çirkefliğim. (: Büyüklere de kızardım "Sen nasıl büyüksün ya, annen sana başkalarının çiçeklerini izinsiz koparma demedi mi? - yüzü tanıdık değilse - bana bakar mısın sana bir sır vereceğim." deyip bana dönünce "Yüzünü gördüm ve evini biliyorum, çetemi (5 kişiden en büyük benim ve 6-8 idim) toplayıp saksılarını delik deşik etmeye geleceğiz!" bilmiyorsam "Anneeee bahçede yabancı birisi var bir şey çalıyor koş." derdim ve o kişi illa annemin tanıdığı çıkardı. Mahallede herkes birbirinin akrabasıydı ama o zamanki ben ne bilsin. "Anne, bu çiçek hırsızları niye akraba, bunları yabancı yapamaz mıyız? Hiç güzel akraban yok. Hepsi çiçek koparmak istiyor ama hiçbiri bahçeme çiçek ekmek istemiyor. Akrabayı sevmezsek ayıp olur mu?.." Bu şeyler her şeye rağmen beni mutlu ediyor. Kendime onları alamadım ama benimmiş gibi baktığım sokak kedileri var ve normalde köpekleri daha çok sevsem de ilk kez bir kediyi köpekmiş gibi sevdim. Ballı ile anılarımı ölümsüzleştiriyorum tabi abartılı değil. Neredeyse 1 yıl önce limon fidanım (küçük ağaç) oldu. Ve birkaç gün önce bir defne ağacının yanında 1-1.5 karışıklık 2 tane defne yavrusu vardı ve büyümelerine alan olmadığı için izin alarak köküyle koparıp ektim. Onlarla da çekim yapıyorum. Büyüdüklerini görmeyi seviyorum. Getirdiğim zamandan beri bayram havasındayım. En son sonbahar için fide aldığımız yerde yenge bana biberiye gövdesi hediye etmişti ve çok sevinçliydim. Sağ olsun. Bakınca gülümsetip iç açan nadir canlılardanlar yani kıymetleri büyük ama günümüzde kesen kesene hem de tane değil orman orman, tarla tarla. Bu acımasızlığı sevmiyorum nefret ediyorum...
·
101 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.