Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Asra Zifir

Asra Zifir
@SoNefesCicegi777
"Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan, biçim ve kılıkta başarıdan çok; ışıkla, bilgi ve kültürle, gerçek faziletle süslenip donanmaktır." <S3 <M3
38 okur puanı
Aralık 2023 tarihinde katıldı
Hayatının dip noktasında olanların aydınlığa çıkması niyetiyle...
Hayat, benim için en hayırlı ve en mutlu olan hâle dönüşüyor. Bu yeni ve harika sürprizlerle dolu yıldız günlerim için teşekkür ederim. Ruhumdaki, zihnimdeki ve bedenimdeki her şey kalıcı bir şekilde pozitife dönüşüyor. Bunu sevgiyle kabul ediyorum. Uyandığım her günde, bir öncekinden daha mutlu ve daha enerjik oluyorum. İçimdeki iyilik ve
Reklam
Sorun çıkmasın diye susuluyor ama can çıkıyor sonra!
Deprem zamanında aile apartmanının çatılı park ve oturma yerinde 9-10 aile birlikte kalmıştık. O durumda ve o kadar zamana rağmen bizleri ev sahibi, kendilerini hâlâ misafir sanan bazı dayımgiller vardı. Bu farkı rahatsızlık olarak algılamayın. Fazla rahatlıktan geliyordu. 6-7 ay geçince bazıları evlerine geçti, evi yıkılanlar da çatı altında
Size gelmeyi bekleyeceğim
Uzun süreli ve uzak bir yolculuğa çıktığımda yanıma kitaplarımı, bitkilerimi, defterlerimi, boyalarımı, birkaç süs eşyamı vs. alamadığım için ağlayacak raddede canım sıkılıyor. "Ben şimdi orada nasıl evim gibi hissedeceğim?" düşüncesi zihnimde dile gelmese de kendini böyle mi gösteriyor acaba? Peki olay buysa bunu gereksinim duymam normal mi? Bende olanları, onlardan sözde en iyileriyle bile değiştiresim gelmiyor. Özellikle kitaplarda. Bazen bendekinin daha iyi yayınevine denk geliyor diye ablam almak istiyordu ısrarla bana ama: "Okurken bir sıkıntısı yoktu. Merak ve heyecan ile okudum. Köşeli parantezlere vs. aldım. Şimdi bunu alırsan ne yapacağım, kitabımın bendeki yerini daha iyi bir yabancı ortaya çıktı diye ikiye mi böleceğim? Sen almış olsan da kitaplıkta yan yana bile koymam onu dışlar gibi bir yere koyarım. Kitaplığı her açtığımda belki sövmem ama ona pislikmiş gibi bakarım. - Varlığı saygısızlık ve değersizlik oluşturuyor.- En son tahammül edemeyip bir yere fırlatırım. Yine de beni ikna etmek istiyor musun?" deyince ablam "İflah olmaz bir ruh hastası olabilir misin acaba?" bakışı atmıştı ama sevginin bir zerresine bile sahipse o şey benim için, hiçbir şekilde saygısızlık ve değersizlik hissettirecek şeyler olamaz. Kendimi kandırmayı ve karşıya aptal muamelesi yapmayı sevmem. O yüzden böyle. Belki de yenilerini almayacağımı bildiğim için öyle hissediyorum?..

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bayramları bayram gibi kutlamaktan çekinmeyin hepsi bizim :)
23 Nisan'ı çocuk coşkusu ve sevinci ile karşılıyorum. Çünkü 90 yaşına gelse bile saf sevinçten, eğlenceden, heyecandan ve coşkundan ödün vermeyenlerden oluyor görüyorum kendimi. Sebebi de öncelerde "Çocuk oluyoruz, genç oluyoruz, yetişkin oluyoruz ve de yaşlı oluyoruz. Birinden diğerine geçince neden öncekini yok sayıyoruz ki? Çocuk oldun ve nasıl bir şey olduğunu öğrendin, genç oldun ve nasıl bir şey olduğunu öğrendin. Öğrendiğin şeyi yerine göre kullanman gerekmez mi? Ya da yeni öğrendiklerin eskileri siliyor mu ki?.. Yaşlı olacak kadar yaşarsam; çocuksu bir neşeye ve meraka, gençliğin enerjisine ve sorgulamasına, yetişkinliğin tecrübesine ve olgunluğuna, yaşlılığın ise biraz aksiliğine ve tatlı konuşkanlığına sahip olmayı isterdim. Ve bayramları en çok bayram yapan çocuklar. O yüzden bayramlarda çocuk veya genç çocuk olacağım. Çünkü sade yetişkinlik çok sıkıcı. Çevremde yeterince sıkıcı var. Bir de yetişkinlik dedikleri şeylere bak. Bu ne, hiç benlik değil." diye düşünmüştüm. Mantıklı ve haklı buldum kendimi ondan öyle kabul ettim. Bugün bile 0'dan dakikalar ilerleyince bastıran uykum ve bitkin halim uçtu gitti. Yerine genç çocuk geldi çünkü: enerji, mutluluk, sevinç, duygulanma, gurur, sevgi, minnet vs. getirdi. Teşekkür ediyorum onlara. Yüksek enerji, huzur ve mutlulukla uyumak çok nadirse bunların eksikliğinden... 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramımız mutluluk ve sevgiyle kutlu olsun. 💛💙🤍❤️
Açtığın yolda ve gösterdiğin hedefte... Sen hep iyi ki...
"Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları, yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz. Ben buraya yalnız bunu size anlatmak için gelmiş bulunuyorum. Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.” 💙💛❤️🤍 Andımız' ı o kadar yıl
Reklam
Hayat boyu bu ruh hâline mahkum edilmişiz özgürlük şart
"Melankolik ruh hâlinde oluyordum çoğu zaman. Ve bu hâle girmem için küçücük nedenler yetiyordu Kokytos. Biliyor musun, doğuyorsun ve aile sorunlarına ortak olmaya başlıyorsun. Okula başlıyorsun, okul sorunlarına ortak olmaya başlıyorsun. Ortaokul ve lisede artık bariz bir gelecek kaygısı içine giriyorsun. Mezun oluyorsun, iş bulma sorunu
Sevmediğini düşürdüğünde değil kaldırdığında insansın
"Birini sevmemeyi ona kötülük yapmak zannedenler var Kokytos. Birini enerjin uyuşmadığından veya hâl ve hareketlerinden hoşlanmadığından sevmeyebilirsin, bu normal. Sınır koyarsın, bu da normal. Ama asıl anormallik sevmiyorsun diye kişiyi insan yerine koymadığında ve o kişinin sürekli kötülüğünü düşündüğünde başlıyor. Karaktersizliklerini "Onu sevmiyorum." ile örtme çabaları gülünç değil mi? Zeki görünmek isterken aptallığın dibine vurmaları tuhaf... Kimseyi sevmek zorunda değilim hatta belki nefret bile edebilirim ama insanlığımı bilerek ve bunu koruyarak."
Ballı'ya gülerek "Hani benim çiçeğimmm, bu bizim ilk anneler günümüz?.." derken suçlu miyavlamasını yapması çok komik ve tatlıydı. "Her görüşümde içimde açan en güzel çiçeklerdensin zaten şapşaalll.🤍" dediğimde anlamamış surat ifadesiyle bakmasaydı iyiydi. :D Bitkilerime "Merhaba güzellerim, bugün anneliğin tescilli günü. :p Bugünümü daha canlı ve daha parlak olarak kutlayabilirsiniz. Sizi öpüyorum." demiştim...
Ballı'nın Masumluğu da insanlarda yok yüzünüze vuramıyor diye mi?
Bu gördüğünüz minnoş yaratık ile yürüyüşlerimizde tasmasız -fotoğrafta olduğu gibi- oluşu garipseniyor ve aylardır peşimde oluşu da. İlk gördüklerinde "Kedi besleme kızım, bunlar nankör hayvanlar. Köpek gibi sadakatli değiller." diyenler vardı. Ben de "Kendi gelip beni buldu. Vereceğim yemek varken vermezsem asıl nankör ben olurum. Çünkü bizim türümüz çıkar için onları evcilleştirdi. Şimdi fareler azaldı diye yüz mü çevirelim?" dedirttiler -her zaman alttan alan bir sabırlı değilim- en son. Sus pus olduklarında yürümeye devam ettik. "Ballı, nankör olmak, belki senin fıtratında olabilir ama ben seni yine de seviyorum. Şu tipinde insanların tatlılık yerine nasıl nankörlük gördüğünü de anlamıyorum. İnsanlar da hep iyi değil ama her yerde "İnsanlar iğrençtir ve beyinleri samanla doludur." dediklerini görmedim. O kadar pisliğe bilinçli bulanmışken nasıl sizin bu bilinçsizliğinizi büyütüyorlar anlamıyorum. Ve siz hep olduğunuz gibisiniz ama onlar öyle de değil. İnsanlar biraz şey..."
Bu kuşun başına ne gelmiş olabilir ve profesyonel bir yardım nasıl olurdu?
1-2 gün önce kardeşim bu kuşu bulup bize balkondan verdi. Gözleri ve sırt kısmı dışında her yeri ağda gibi bir yapışkana bulaşmıştı. Görünce şaşırdım ve korktum: tutarken ya zarar verirsem veya ani hareket yapar da korkup ya istemeden bırakırsam vs. diye ama yanimdakilere bakınca benim tutmam gerektiğini anladım ve dikkatli ama seri bir şekilde
Reklam
Saygıda kusuru olanın kusursuz karaktersizliği oluyor genelde
Hepimiz okula gittik, okullardan hepimiz mezun olduk ama ne kadar insan olabildik? Geçmişe özlem duyulan bir gelecekte yaşıyoruz. Öyleyse gerçekten yaşıyor muyuz acaba? İnsanca davranabilmek için kurallara, uyarılara, birilerinin varlığına, cezaya vs. gereksinim duyulması normal mi? Bu bizi beyni olan bir varlık yapmıyor, en azından zannımca. Karaktersizlik için kolladığımız anları göze sokmadan insan olabilmek için niye kollamıyoruz? Herkes yapıyor diye mi? Aklı olan bir varlık neden kendi aklı yerine genele göre davranmayı tercih ediyor? Kendi doğrularım, kendi yaşam anlayışım, kendi tercihlerim, kendi hatalarım diye bahsedeceğimiz hiçbir şeyin olmaması size aciz ve acınası gelmiyor mu? Ne yazık... İçinizdeki doğrular genele göre değişiyorsa, yanlışlar genele uyarlandığında doğru diye nitelendiriliyorsa o zaman siz daha insan olmamışsınız demektir. İnsan doğdu diye insanlığı öğrenmeye ihtiyaç duymayanlar, bir gün kendilerine gerçekten baksalar görecekleri; hiç insan gibi yaşayamadıkları olurdu. Bu gerçeği kabul edebilecek haysiyetleri olur muydu?..
314 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.