Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

480 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Emma burada yaşıyor
Çocukluğumdan beri kadın mücadelesi adı altındaki pek çok mesele ilgi alanımda olmuştur. Bunlar sıradan insanların sıradan yaşantıları gibi görünse de, bana hiçbir zaman olması gereken veya adına 'kader' denilen alışılmış düşünce kalıpları gibi gelmedi. Bir yerlerde acı çeken, aşık olan; aşkını gizlice yaşamak zorunda kalan ve uğruna her türlü şiddete göğüs geren insanlar vardı ve benim onları duymaya, anlamaya ihtiyacım olduğunu biliyordum. Her şeyden öte onları "okumam" gerekiyordu. Emma, okumam gereken bir başka kadının/kadınların meselesiydi. Austen diline daha önceden hakimseniz, yarattığı karakterlerin kendi yaşamından izler taşıdığını elbet anlamışsınızdır. Onun kaleminde mücadeleden vazgeçmeyen kadınların ruhu yatar çoğu zaman. Bahşettiği bu ruhlar bazen doğduğu aileyi inkâr ederken bazıları bu aileyi korumak için elinden geleni yapar. Kimisi aşkın ve gururun iç içe girdiği bir buhranda arayışa sürüklenirken kimisi de yaşadığı topraklarda sevgi uğruna kendini sürgün eder. Bu senaryolar yabancı değildir hiçbirimize. Klasiklerin dünyasında hele ki! Onları klasik yapansa oldukça basit bir hakikate dayanır: Yüzyılların alamadığı dersi, hep bir sonrakine taşımakla yükümlüdürler. Ki bu yükümlülüğü kimse onlara vermez. Yazarlar l, ayak bastıkları topraklara yüzünü çevirmeden bir eser kaleme alamazlar ve bu bilinçle yazdıkları her metin, çoğu için bir anlaşılmanın ödülü olarak nesillere aktarılır durur. Önlerinde bulunan dev gibi bir eleştiri ordusunun oklarına karşılık en büyük tesellileri, şu anda, yarında ve yarınların çok sonrasında okunmak olur. Emma, onlardan yalnızca biri ama biraz deli. Austen bu romanında kendisiyle sürekli bir savaş hâlinde olan Emma'yı okurlara sunuyor. Kendisine oldukça güvenen ama çoğu anında bu egosundan pişmanlık duyan, kendisine vazife olmasa da çoğu insan için bir sorumluluk alan bu karakterimiz, ne yaşıyorsa hayatın bir cilvesi gibi bu yaşadığından ertesi gün pişmanlık duyuyor. Çevresini saran dedikodu ve gösteriş kültürüyle baş etmeye çalışırken kendini dinleyip ikinci kez düşünecek fırsatı bulamıyor. Çünkü yaratılışı itibarıyla bu yeti ona verilmemiş sayılıyor. Ki hoş, verilse bile o bunu kabul eder miydi pek emin değilim. Çünkü bu durumdan son derece zevk aldığına çoğu kez şahit oldum. Emma'yı besleyen şey, temeli sarsılan insan ilişkileri, gösterişi uğruna mutsuz olan insanlar ve kendisine verildiğinde ruhunu okşayan ilgiden başka bir şey değil. Genç yaşında, burnunu soktuğu her türlü işten, işin kendisine acı verdiğini gördüğü an kaçmak isteyen, sorumluluğunu çoğu zaman geç alıp tavsiyeleri göz ardı eden, dönemin tipik bir İngiliz insanı olup çıkıyor. Gördüğümüz mücadeleyi 'biraz deli' olarak nitelememin sebebi de bu aslında. Emma'da gördüğümüz onu mutluluğa sürükleyecek bir şey uğruna savaşan kadın değil, hislerine ve düşüncelerine ket vuramayan, yanlış olduğunu bilmesine rağmen bunlarla verdiği mücadeleyi sonuna kadar götürmeye çalışan bir kadındır. Yaşadığı toplumdaki tabuları yıkan değil çoğu zaman bunlardan birine veya birkaçına sahip olmayı gerekli bulan, o toplumu bize bir ayna gibi gösteren kadındır. Söz konusu delilik bir ayna oluşu değil bana göre. O aynayı kıracak güce sahipken bunu yapmıyor oluşu. Yanlış bildiğini doğru, doğru bildiğini de yanlış sayıyor oluşu. Bu yüzden bu tutarsızlıkları ile sevildiği kadar sevilmeyen ve anlaşıldığı kadar anlaşılmamaya mahkum bir kadının öyküsü Emma. Okurken nasıl bir keyif alınır tartışmaya açık bir konu. Emma karakteri sevilir mi yoksa yerden yere mi vurulur bu da oldukça eleştirilebilir. Kendi adıma konuşmam gerekirse ondan bazen nefret ettim, bazen şaşırdım, bazen sıkıldım ve çıkarlarına küfrettim. Sevmekten öte onu anlamaya çalıştım. Çünkü biliyorum ki çoğu insan gibi, Emma da içimizde yaşıyor. Geçtiğimiz bir sokaktan, beklediğimiz bir duraktan hemen biraz ötemizde. Aksini iddia etmek mümkün olsa da birazcık(!) kendi içimizde yaşıyor. Bu yüzden kendimizden nefret edebilir, fazlasıyla eleştirebilir, bazen de kendimize kızabiliriz. Hatta aynayı kıracak gücümüz var ise, bunun üzerine harekete geçebiliriz. Emma gibi tiplerin yaşadığını bilmeyi gerekli görüyor ve pek çoğu gibi onun da okunmaya değer bir hikâyesi olduğunu düşünüyorum.
Emma
EmmaJane Austen · Can Yayınları · 201810,1bin okunma
·
31 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.