Bir yazarın yazarlık evresinde kendisiyle birlikte eserlerinin de zamanla dönüştüğünü hepimiz biliriz. Yazım sürecinin ne kadar sancılı veya kolay olduğunu görme şansımız olmasa da yazarın zamanla şekillenen üslubu, ilk eserlerine nazaran son yazdıklarında daha açık ve eleştiriye de hazır halde olur. Geçirdiği tüm dönüşüm gözlerimizin önünde akar
Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne başladığımdan beri okuma kalitemin her geçen gün arttığını, üzerimdeki öğrenme sorumluluğunun da buna paralel olarak etrafımı çepeçevre sardığını keşfediyorum. Bir şeyleri ifade etme biçiminin, tüm bu çeşitlilik göz önüne alındığında, insan hayatı için ne kadar mühim olduğunu kavradıkça dile, onu yaratan unsurlara,
Ancak herkes de bilir ki, yardım çağrısında bulunmayan bir insana yardım etmekten daha zor bir şey yoktur, çünkü yardım dilenmiyorsa mutlaka son bir şey daha vardır: Israr edip incitmememiz gereken gururudur bu.
Okuma alışkanlığıma dair bir öz eleştiri yapacak olsam, tiyatro oyunlarına pek yer vermemekle iyi ettiğimi söylerdim. Çünkü bu metinlerin anlaşılması istenilen noktalarına odaklanmaya çalışırken anlamdan fazlasıyla koptuğumu; kendimi yalnızca kelimeleri teker teker söylemekte efor sarf eden biri gibi görüyorum. Yakalayabildiğim kısımlar benimle