''…
‘Eğlendiniz mi?’ diye sordu Isobel döndüğümde. İlkel bir teknoloji formunun (merdiven) tepesinde durmuş diğer bir ilkel teknoloji formunu (ampul) değiştiriyordu…
Yeni ampulü yere düşürdü. Ampul kırıldı. ‘Lanet olsun. Başka ampulümüz yok.’ Başka ampulümüz olmadığı için ağlayacaktı neredeyse. Merdivenden indi… yerdeki cam kırıklarına baktı.
‘Ben hallederim,’ dedim. Gülümsedi, eli elime değdi ve minnettarlığını gösterdi küçük bir hareketle. Sonra hiç beklemediğim bir şey yaptı. Sarıldı, nazikçe, ayaklarımızın altında kırık camlar.
Kokusunu içime çektim. Vücuduma değen vücudunun sıcaklığı hoşuma gitti. İnsan olmanın pathosunu kavradım. Özünde yalnız, ama birliktelik mitine ihtiyaç duyan ölümlü bir varlık olmanın. Arkadaşlar, çocuklar, sevgililer. Cazip bir mitti bu. Kolaylıkla kendinizi kaptırabileceğiniz türden bir mit.
…''