288 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Bu konferansı kaçıramazdım. Hem de konuk ve konu 
Étienne Balibar kitabı 
Irk Ulus Sınıf ve Avrupa’da yükselişe geçen ırkçılık ve göçmen karşıtlığı üzerine ise alanımın dışında bir sektörde çalışsam da “elimde değil hâlâ seviyorum” şarkı sözünü mırıldanarak katıldım. Öncelikle geçen yıl Paris’i yakıp yıkan ırkçılık karşıtı ve polis şiddetine karşı yapılan gösteriler, Hollanda’da ırkçı partinin iktidara gelişi, Almanya’da ırkçı partinin yükselişi ve basına sızan neo-nazi toplantısı üzerine konuşulsa da -ki gerekli olarak- bu kitabın ne kadar zamansız ve ezber bozan bir kitap olduğunu konuşmacıların da hemfikir olmasıyla bir kez daha gördüm. Tekrar tekrar sosyolojik analizlerin altını çizdim.
Yıllar önce mastır tez döneminde okuduğum bu kitap 1980’li yıllarda Étienne Balibar ve 
Immanuel Wallerstein ın birlikte gerçekleştirdiği seminerlerinin ürünü. Buraya bu çalışma nasıl ortaya çıktı, bununla ilgili kendileriyle yapılan röportajın da linkini bırakıyorum.
youtu.be/DOgp6zSTL_0?fea...
Ezber bozan bir kitap demiştim. Nasıl olmasın ki 
Louis Althusser in öğrencisinden aksi yönde bir performans çıkabilir miydi?
1980’lerde uykuda olan ırkçılık yeniden tırmanışa geçer ve sosyal bilim akademisyenleri, kuramcıları “neler oluyor?” sorgulamaları yapmaya başlarlar. Balibar tam da bu dönemde aslında konuşulması ve analiz edilmesi gerekeni kaleme alır. Vatanseverlik , milliyetçilik, ırkçılık ve faşizm nedir? Ayrımı nasıl yapılır? Irkçılığın 20. Yüzyıldaki farkı nedir? Bu sorgulamalardan hareketle Fransa ve Avrupa üzerinden okuma yapar. Artık günümüzde ırkçılık biyolojik kökenli, soyaçekim ve kan üzerinden değildir. Etnisite ve ten rengi üzerinden değildir. Sizden ve mahallenizden olmayan herkes ırkçılığın kurbanı olabilir. Aynı dini ve milliyeti paylaşmadığınız birine karşı da, aynı ırk ve dinden olsanız dahi aynı siyaseti paylaşmadığınız birine de horgörü ve dışlayıcı tutumunuzla pekala ırkçı hatta faşist olmanız mümkündür. Fransa’daki katı göçmen karşıtı ve ırkçı politikaları yerden yere vuran Balibar, sadece yönetenlerin söylemlerinde değil, aynı zamanda nesilden nesile aktarılan “öteki” ne karşı tutumun değişmediğini, bir “ toplumsal hafıza” olarak kaldığını vurgular ve örnek olarak da daha çocuklukta bu nefretin tohumlarının ekildiğini, evliliklerde de ayyuka çıktığını söyler. Aileler daha küçük yaşta başlarlar çocuğuna kiminle oyun oynayıp kiminle oynamamasını, kimlerle arkadaşlık edip kimlerden uzak durması gerektiğini uyarmaya. Bu örnekleri bir kez daha okurken aklıma Türkiye’de farklı mahalleler arasındaki evlilik sorunsalı geldi. Ülkemizde dindar-laik, Alevi-Sünni, Türk-Kürt evliliklerinin gerçekleşmesi imkansıza yakın bir düzeyde çok zordur. Gençler aralarında anlaşsa bile “toplumsal hafıza”nın temsilcisi aileleri ikna etmeye çalışmak işleri daha da zor hale getirir. Farklılıklar olmasa bile farklı bölgeden ( doğu-batı), farklı ilden ( şu ilden kız alınmaz, şu ile kız verilmez) yapılan evlilikler de kültürel çatışmalara ve algı sorunlarına neden olmaktadır.
Immanuel Wallerstein da günümüzde liberal ve neo-liberal politikalar çerçevesinde bir sol sınıftan söz edilebilir mi, yeni bir sol sınıf mümkün mü sorularını tartışır.
Bugün büyük bir savaşın eşiğine gelen dünyada , kıtalararasında dalga dalga artarak yayılan göç sorununu ve onun akabinde göçmen karşıtlığı ve ırkçılığı daha iyi okuyabilmek için bu kitabı okumanızı tavsiye ediyorum. Yıllar önce TIME dergisinin kapağına attığı başlıkla bitiriyorum;
“Dünyada bir gün herkes mülteci olabilir!”
·
4 artı 1'leme
·504 görüntüleme
Kaydedildi, okunacak 👍
İki gün akışta göremeyince sizi :))
Dememismiydim ki Ne olur Gitme
💐 :))
Güzel bir inceleme ile sizi görmek mutlu etti beni..
☕🍫💐
Sevgi hocam, ne içten bir yorumla günümü aydınlattınız😊💜
Gitmek aklımdan geçmiyor değil😇
Sizin yokluğunuzda da “olamaz, hayır” demiştim bu insan kalitesi her geçen gün azalan platformda.
Çok teşekkür ederim 🙏 çok incesiniz. Siz ve sizin gibi gözümün aradığı güzel insanlar mutlu ediyor beni de💜🌺🤗
8 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.