İktidar mücadelesi, yeniden yapılanma gibi dev boyutlardaki işlerle başa çıkmak için gereken politikaların seçimine yakından bağlıydı. Ülkenin büyük bölümleri enkaz halindeydi; sürgünler, kaçan
Hiristiyanlar ve Müslümanların arasındaki iç savaşlar nedeniyle sosyal doku paramparça olmuştu ve savaşın bitiminde hayatta kalmayı başaranlar on yıl süren çarpışmalardan yorgun düşmüştü. Gerçi Mustafa Kemal Istiklal Savaşı süresince yaptığı konuşmalarda son derece dikkatli davranmıştı, ama rakip politikacılar çağdaşlığa giden yolda ilerlemeye ülkeyi zorlauiyacağını ve bu yürüyüşü tek başına yönlendireceğini hissetmeye başlamışlardı. Duygularını, “Yunanlılardan kurtulduk, sıra Mustafa Kemal’den kurtulmaya geldi, sözleriyle özetlemelerine şaşırmamak gerekir. Mustafa Kemal sorgusuz sualsiz sadakat gösteren, olabildiğince aynı ilkeleri paylaşan ve özellikle kişisel olarak bağlılığından ayılmayan dostlarıyla kendi siyasi temelini oluşturarak tepkisini gösterdi. Yapılan kayırmalar eleştirenlerin sayısını azaltacaktı ama bu ağır işleyen bir süreçti. Bu arada eski dostlarının alınganlıklarıyla başa çıkmak zorundaydı. Yine de sivil ve askeri politikaclardan oluşan çemberin dışına çıkıp, Batılı öğretilerle yetişmiş az sayıdaki yükselen Türkler
grubuna ulaştı. Bu insanlar onun yeni ordusunu oluşturacaktı.