Fransız inteligentia'sı içinden Foucault'nun tüm Aydınlanma eleştirilerine rağmen hala modernist bir tavırda olduğunu unutmamalıyız ve de kendisine sorulan bir soruda postmodern için "O da neymiş" diyerek alaylı bir şekilde kendi düşünce tarzının postmodern olarak nitelenmesine karşı çıkmıştır.
Sayfa 46 - Say Yayınları, 2010.Kitabı okudu
·
32 görüntüleme
Postmodern bir iklimin içinden konuştuğu konusunda bence şüpheye yer yok Foucault’nun. Bir sosyal bilimcinin/filozofun sadece metodolojisi onu postmodern yapmaz zira. Mesela Foucault yoğun bir tarihsel analiz yapar ama bu onu Marksist yapmaz. Ayrıca ulaştığı sonuçlara ve normatif iddialarına da bakmak lazım. Bu açıdan bence Foucault tertemiz bir postmodern. Deleuze de öyle. Ama metodolojisi tarihselci olmayan ve Hegel’den kopmuş ve yüzünü Spinoza’ya çevirmiş Althusser, teorisinin yarattığı sonuçlar itibarıyla bence postmodernizme çok uzak, Deleuze’ün aksine.
Bu yalnızca Foucault’ya özgü değil, Deleuze, Lacan, Althusser.. Foucault, post-modern kavramının onun söylemlerini sınırladığını düşünüyor anladığım kadarıyla. Düşünce biçiminin totalitesini molotof kokteyl olarak bir etki ile sınırlanmasına ise karşı değil; bunun yanında tüm söylemlerinin doğru da olmayabileceğini ifade eder. Belirli kategorilerin içerisine dahil olduğunda diğerleriyle aynı düşüncedeymişçesine etiketlenmek istemiyor olabilir. Yine de modernisttir tabi ki; Rodos’un üzerinden atlayamaz nasıl olsa.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.