Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Eren

Eren
@Marius
“Tanrı’nın bile gücü içinde değildir, ahlaksal olarak iyi bir insan yapmak (insanı ahlaksal olarak iyi kılmak): Bunu [insan] kendi kendine yapmak zorundadır.” IMMANUEL KANT
Sabitlenmiş gönderi
Proleterlerin tahakküme ve sömürüye karşı isyan etmek için "ahlaka" ihtiyacı yoktur. Buna karşın entelektüellerin ancak etik motivasyonları olabilir, zira devrim onların kişisel çıkarlarına ters düşer; devrimci olarak oturdukları dalı keserler. Marx diğerleri gibi iyi bir burjuva olsaydı Londra'da açlık çekmezdi... Tabii ki bu durumda da Kapital'i yazmamış olurdu!
Reklam
İnsan ahlâki anlamda iyi ya da kötü neyse, ya da ne olacaksa, bunu kendi yapmalı ya da buna kendi başına dönüşmelidir. İki durum da özgür seçiminin bir sonucu olmalıdır; çünkü aksi takdirde bundan sorumlu tutulamaz ve ahlâki bakımdan ne iyi ne de kötü olabilir.
Sayfa 61 - Literatürk Academia Yayınları, 2. Baskı, Şubat 2017.Kitabı okuyor
240 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Bana Sıkıca Sarıl
Bana Sıkıca SarılSue Johnson
7.9/10 · 84 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Aşkın bağlarının nasıl geliştirileceğini, besleneceğini öğrenmek önemli bir meseledir. Sevgi dolu bağlanma, bize, hayatla baş etmemizi ve hayatı güzelce yaşamamızı sağlayan güvenli ağları sağlar. Hayatımıza anlamını veren şey de budur. Ölüm döşeğindeyken çoğumuz için en önemli şey, en çok değer verdiklerimizle olan bağlarımızın niteliğidir. İçgüdüsel olarak biliyoruz ki, ilişkilerde bağlanmanın gerekliliğini kim kavrarsa daha iyi bir hayat yaşar. Oysaki kültürlerimiz, bizlere bağlanmaktan çok rekabet etmeye yönlendirir. Milyonlarca yıllık evrim boyunca aidiyet ve yakın temas aramaya programlanmış olmamıza rağmen, sağlıklı insanları başkalarına ihtiyaçları olmayan insanlar olarak tarif etmekte ısrar ediyoruz. Bu, toplumsallık duygumuzun, daha kısa sürede işlerimizi halletme ve hayatlarımızı daha çok kazançla doldurma kaygıları tarafindan günden güne zedelendiği böyle bir zamanda özellikle tehlikelidir.
Sayfa 217 - CK Yayınevi, 1. Baskı, Eylül 2015.Kitabı okudu
Erkekler, dokunma açlığına özellikle hassas olabilir. Çalışmalar, erkeklerin doğumdan itibaren daha az kucağa alındığını ve kızlara göre daha az ilgilenildigini göstermektedir. Yetişkinler olarak erkekler, hassas dokunmalara kadınlara göre daha az yanıt verici görünmektedir; ancak görüyorum ki erkekler, bunun yoksunluğunu kadınlar kadar çekmektedir. Yine kültürel şartlanma (gerçek erkekler kucağa alınmaz) veya eğitim yoksunluğu (nasıl isteyeceklerini bilmemektedirler) nedeniyle erkekler kucaklanmayı istemezler. Ne zaman kadın danışanlarım erkeklerin cinsellikle kafayı bozduklarını söyleseler bunu düşünürüm. Eğer futbol sahası dışında dokunulduğum veya kucaklandığım tek yer cinsellik olsaydı; ben de öyle düşünürdüm, derim onlara.
Sayfa 169 - CK Yayınevi, 1. Baskı, Eylül 2015.Kitabı okudu
Reklam
Kuzey Amerikalıların dünyanın en az dokunan toplumu olduğunu ve ‘dokunma açlığı' çektiklerini ileri süren, Massachusetts Üniversitesi'nden Gelişimsel Psikolog Tiffany Field'ın gözlemine göre, ilk anlarımızdan son anımıza dek dokunmaya hayati derecede ihtiyacımız var. Çocuklarda dokunmadan mahrum bırakılma, beynin gelişimini ve duyguları organize etmek olarak tarif edilebilecek duygusal zekânın gelişimini yavaşlatıyor gibi görünmektedir.
Sayfa 168 - CK Yayınevi, 1. Baskı, Eylül 2015.Kitabı okudu
Yaklaşık bir buçuk metre kare yüzey alanıyla tenimiz, sahip olduğumuz en büyük duyu organımızdır. Hassas dokunuşlar, tenimizin okşanması ve bunların uyandırdığı duygular, birçoğumuz için, aşk ilişkisinin ana yoludur. Dokunma iki köklü güdüyü: Cinsellik ve önem verilen öteki tarafindan fark edilmeyi ve sarılmayı bir araya getirir. Antropolog Ashley Montagu'nun da, kitabı Dokunmak’ta belirttiği gibi; ten tene temas, cinselliğin ve bağlanmanın dilidir. Cinsellik canlandırır, aynı zamanda yatıştırır ve rahatlatır da...
Sayfa 168 - CK Yayınevi, 1. Baskı, Eylül 2015.Kitabı okudu
Cinsellik, kaygı giderici bir ilaca dönüştüğünde, gerçek anlamda erotik olamaz.
Sayfa 167 - CK Yayınevi, 1. Baskı, Eylül 2015.Kitabı okudu
Gerçekte, güvenli bağlanma ve tamamıyla doyumlu bir cinsellik yan yana ilerler, birbirlerini takip ederler ve geliştirirler. Duygusal bağlanma daha iyi bir cinsellik sağlar ve daha iyi cinsellik daha derin duygusal bağlanma yaratır. Eşler duygusal olarak erişilebilir yahut yanıt verici ve bağlantıda olduklarında cinsellik samimi bir oyun, güvenli bir maceraya dönüşür. Güvenli eşler, rahat hissederler ve birbirlerinin kollarında duyguya teslim olurken, cinsel arzularını keşfedip doyururken, en derin hazlarını, arzularını ve hassasiyetlerini paylaşırken tereddüt etmezler. Böylece sevişmek, gerçekten sevişmek olur.
Sayfa 164 - CK Yayınevi, 1. Baskı, Eylül 2015.Kitabı okudu
Bir ilişkinin ilk zamanlarında tutku kolaylıkla gelir. Neredeyse her sözcük, bakış ve dokunuş şehvetle titretir. Bu doğanın bizi bir araya getirme yöntemidir. Ancak arzunun o ilk esir alan hücumundan sonra, cinselliğin ilişkideki yeri nedir? Cinsellik bizi kalıcı bir ilişkinin içine çekmenin yanında bir arada da tutabilir mi? Kesinlikle evet. Aslında, iyi bir cinsel birliktelik güçlü bir bağlayıcı deneyimdir. Delicesine sevdalı olmak sadece mezedir. Uzun dönem ilişkideki cinsellik ise başlangıç yemeği... Ama biz genel anlamda cinsellik hakkında böyle düşünmeyiz. Kültürümüz ve sayısız ilişki rehberi tarafindan tutkuya dayanıklı bir güç [olarak bakmak] yerine, daha çok geçici bir his olarak bakmaya şartlandırılmışızdır. Aşkın başında oldukça parlak bir şekilde yanan cinsel ateşlerin, tıpkı bir zamanlar heyecanla dolu olup da sonradan monoton arkadaşlıklara dönen ilişkilerimiz gibi söneceği anlatılmıştır. Dahası cinselliği kendi içerisinde bir son olarak görmemiz öğretilmiştir. Arzuyu, tercihen büyük bir orgazmla sona erdirmek amaçtır. Cinselliğin mekaniğini, pozisyonları, teknikleri ve fiziksel mutluluğumuzu arttıracak oyuncakları vurgularız. Cinselliğin anlık fiziksel tatminden ibaret olduğuna inanırız.
Sayfa 163 - CK Yayınevi, 1. Baskı, Eylül 2015.Kitabı okudu
Reklam
İncinmeler affedilebilir, ancak hiçbir zaman yok olmazlar. Bunun yerine, en iyi ihtimalle, çiftin bağlanma hikayelerindeki temas ve yenilenme göstergelerine dönüşürler.
Sayfa 158 - CK Yayınevi, 1. Baskı, Eylül 2015.Kitabı okudu
Şunu hatırlamak önemlidir -ki olay geçmişte yaşanmış olsa da- inciten eş, olayın geleceği ne şekilde etkileyeceğini değiştirebilir.
Sayfa 155 - CK Yayınevi, 1. Baskı, Eylül 2015.Kitabı okudu
Eşler birbirlerine empatik olarak yanıt verdiklerinde beyinlerinin prefrontal kortekslerindeki, son dönemdeki araştırmalardan öğrendiğimiz, "ayna nöron” denilen özelleşmiş sinir hücreleri birbirleriyle temas kurar. Bu nöronlar, başkalarının ne hissettiklerini anlamamızı sağlayan en temel mekanizmalardan biri gibi görünmektedir. Bu başka birisinin deneyimini akılla düşünerek idrak etmekten farklı bir anlama şeklidir. Bir insanın bir eylemde bulunduğunu izlediğimizde, beyin hücrelerimiz o eylemi kendimiz yapıyormuş gibi ateşlenir. Ayna nöronlar, genel mirasımızın bağlanmak için ağ örmüş parçalarıdır, bizi aşka ve sevmeye sürüklerler.
Sayfa 142 - CK Yayınevi, 1. Baskı, Eylül 2015.Kitabı okudu
Bir eylem ya da karara yol açan bir nedenin (cause) var olması, o eylemin ifasının ya da o kararın alınmasının arkasında (iyi) gerekçelerin de (reason) bulunma ihtimaline mani olmaz.
Sayfa 65 - Alfa Yayınları, 1.Baskı, 2020.Kitabı okuyor
Davranışın arkasındaki motivasyonun farkına varmak ve onu bilinç düzeyine taşımak gerçek özgürlüğün zorunlu koşullarından biri gibi görünür.
Sayfa 72 - Alfa Yayınları, 1.Baskı, 2020.Kitabı okuyor
Özgürlüğün varlığı onun bir özgürlük bilincine dönüşüp dönüşmemesine bağlı değil midir?
Sayfa 82 - Alfa Yayınları, 1.Baskı, 2020.Kitabı okuyor
2.841 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.