Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

İbni Tahir evet manasında başını salladı. Ağzını açacak hali kalmamıştı. Hayatını adadığı fikirlerin çöküşü onu da mahvetmişti. “Senin bu kara cahilliğin yüzünden ölüyorum.” “Allah’ım! Allah’ım! Ben ne yaptım! ” “Pişman mısın?” “Evet, efendimiz.” “Sen cesur bir çocuksun. İşlediğin suçu telafi etmek ister misin?” “Ah, keşke böyle bir imkan olsa.” “Var zaten. Alamut’a geri dön ve İran’ı o İsmaili şeytandan kurtar.” İbni Tahir işittiklerine inanamıyordu. Gözyaşları arasında çocuksu bir ifadeyle gülümseyerek etrafına bakındı. Çevresindeki herkes ona nefret dolu bakışlar fırlatıyordu. “Korkuyor musun?” “Hayır, korkmuyorum. Sadece benimle ne yapmayı planladığınızı anlayamadım.” “Seni Alamut’a geri dönmek üzere serbest bırakacağız.” Hemen itirazlar yükseldi. Suçlu cezasını çekmeliydi. Onu serbest bırakamazlardı. Baş vezir bitkin bir ifadeyle elini sallayarak herkesi susturdu. “Ben insanları tanırım,” dedi. “Eğer Hasan’la başa çıkabilecek biri varsa o da bu delikanlıdır.” “Ama bir katilin serbest bırakıldığı nerede görülmüş? Sultan hazretleri ne der sonra?” “Korkmayın. Hâlâ hayattayım ve tüm mesuliyet de bana ait. Katip, yaz!” Katip fermanı yazmaya koyuldu. İçeridekiler başlarını sallayarak bakışıyorlardı. “Ben değil, Alamut’taki caninin eline düşen bu genç asıl kurbandır. Şimdi hem benim hem de kendisinin intikamını alacak. Zira gerçeği gördü. Bir bölük asker ona Alamut’a kadar eşlik etsin. İçeri girmesini sağlayın. Orada vazifesini yerine getirecektir.” “Hançeri gırtlağına saplayıvereceğim.”
15. BölümKitabı okudu
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.