Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

(Kadın yok) şark milletleri kadınlarının günü miting konuşması ;
Şarklılardan olan bu şehirde, hiç olmazsa mitinge karışacak birkaç tanecik yerli kadın aranıyordu. O anda bir kenardan feraceli, yaşmaklı birkaç kadın görünse, herkesin birden yüzü gülecekti. Yollar açılacak, gelenlerin ayakları altına halılar serilecekti. Hepsi de başköşeye geçirileceklerdi. Filmleri alınacak, resimleri çekilecekti. Her şey hazırlanmış, iş yalnız esaretten kurtarılacak şu yaşmaklı feraceli birkaç Şark kadınına kalmıştı. İşte tam o sırada meydana açılan sokakların birinden bir kamyon göründü. Üzerinde alacalı, bulacalı karmakarışık bir kadın kalabalığı kaynaşıyordu. Kamyonun görünmesiyle meyda- nın coşması bir oldu. Alkışlar, "Hurra!"lar havayı dolduruyordu. Fakat meydanın bu neşesi uzun sürmedi. Kamyonun kürsüye yaklaşmasıyle, kamyondakilerin birtakım çığlıklar kopararak kendilerini yere atmaları bir oldu. Yere atlayabilen bir kadın, bir diğerini de kolundan, eteğinden çekerek bir tarafa kaçmaya çalışıyordu. Fakat yolları kesen milisler, bunları önleyerek kürsüye doğru itiyorlardı. İşin aslı çabuk anlaşıldı. Bunlar, dağlardan, yaylalardan Batum pazarndan inen Kürt kadınlarıydılar. Acar bir partili, bunları pazar yerinde görünce, aranılan ve kurtarılacak Şark kadınlarını bulduğunu sanmış, oraya bir kamyon yanaştırıp, hepsini yaka paça kamyona atınca meyda- na ulaştırmıştı. Fakat kadınları kaçırılan erkekler, çömleklerini, tulumlarını pazar yerinde bırakıp kamyonun peşine düşünce, iş, hele miting yerinde büsbütün karışmıştı. Kadınlar ne yapılsa sükünet bulmuyorlar- dı. Hele arkadan kocaları, kardeşleri, çocukları yetişip de bütün bunlar kürsünün önünde birbirine kenetlenip dertop olunca, gürültüleri göklere yükseldi. Herkes ne yapacağını şaşırmıştı. Türkçe, Kürtçe, Rusça, Gürcüce her kafadan bir başka ses çıkıyordu. ral ler du. ar- ҫа- el- va- ir- Nihayet yarı tehdit, yarı iltifat, ortalık biraz yatışır gibi oldu. Resimler çekildi. Marşlar çalındı. Kürsüde konuşan hatipler hep onları göstere rek konuşmaya başlıyorlardı. Bugün Şark'ın, yüzyıllardan beri kurtu- luş ve azatlık bekleyen ve şimdi büyük önderlerin işaretiyle birden ayaklanıp zalimlerini deviren bu mazlum, bu zahmetkeş kadınların bayramıydı. Sözlerin sonu hep onların yüzyıllardır bekledikleri ve nihayet başardıkları bu kurtuluş gününü selâmlamakla bitiyordu. Arkasından "Hurra!"lar, "Yaşasın!" arasında mızıka hemen enternasyonali çalıyordu. Ben de öyle konuştum. Ben de onları gösterdim. Onlar öyle, korkakan ürkek sonuna kadar birbirine kenetlenip kaldılar ama, meydana sözlerim bitince beni de alkışladılar. Ben de kürsüden inerken enternasyo- nal çaldı. Miting sona erip de saflar harekete geçince, azatlığa kavuşmuş Şark kadınları birden kaynaştılar. Hem yürüyor, hem gittikçe birbirlerine sokuluyorlardı. Alacalı bulacalı, eski püskü kıyafetleriyle bu mey- danın genişliği içinde sürüklenen karmakarışık bir çalı yığınını andırı yorlardı. Kafilenin başı ilk sokağın ağzına gelince, top birden parçalan dı. Sokakların, caddelerin arasında bir dağılışma, bir kaçışmadır başlad Pazar yerinde bıraktıkları tulumlarını, çömleklerini alabildiler mi, bi miyorum. Fakat o mesut kurtuluş gününden sonra uzun müddet Batur pazarlarında, bu kurtarılmış Şark kadınlarından hiç kimse görünmedi. Ama ben ondan sonra daha birçok defalar, nice ve nice mitinglerd toplantılarda, hem Sark'ın, hem de Garb'ın kurtuluşu ve mazlum dünyanın
Sayfa 197Kitabı okudu
·
3 artı 1'leme
·
2.203 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.