Güzeldi. Sonunu bekliyordum.
Kitaba, intihar etmek üzere olan bir genç adamın, Fransa'daki Eyfel kulesinde, tam intihar etmek üzereyken bir adamın onu kışkırtıcı bir şekilde durdurmasıyla başlıyoruz.
İntihar etmek üzere olan genç adamın ismi, Alan Greenmor olarak veriliyor okurlara. Alan, kitapta verilen ilk zaman diliminde bir istihdam firmasında çalışıyor. Fransa'ya Fransız annesinden aldığı Fransızca dil bilgisi ile geliyor. (Normalde Amerikalı.) Ve bir istihdam bürosunda çalışmaya başlıyor.
Kitabın devamında, geçmişi sıkıntılarla dolu birisi olduğu anlatılıyor. Babası diye bildiği kişinin gerçek babası olmadığını annesi itiraf ediyor, babası ile olan kavga esnasında... Bu da Alan'ı yıkıma uğratıyor.
Annesinin evliliği ile ilgili sorunlardan küçüklüğünde Alan da payını almış durumda. İlerideki karakterini etkileyecek kadar hem de. Annesinin hırslı, hep oğlunun büyük yerlerde olmasını istemiş; bu yüzden de oğlunu çok fazla teşvik etmeye çalışan bir yapıda olduğunu görüyoruz. Mesela Alan sevmediği halde onu spora yazdırması, gibi.
(Hikayeyi okurken Alan üzerinden yazarın hayatı çok sorguladığını görüyoruz. Kişisel gelişim ile roman harmanlanmış bir kitap aslında.)
Alan'ın kız arkadaşından ayrılmasıyla beraber bir depresyona sürüklendiğini ve intiharın eşiğine geldiğini okuyoruz sonrasında.
Ta ki o gelene kadar.
Kitapta ilk başta ismi Yves Dubreuil olarak verilen kişi, Alan'a atlamasını söyleyerek onu kışkırtıyor. Aralarındaki konuşmadan sonra Alan atlamaktan vazgeçiyor. Ancak, aralarında bir söz veriliyor. Alan, özgürlüğünden vazgeçip Dubreuil denen bu adamın dediklerini yapması karşılığında hayatını düzeltebilecek. Ancak her dediğini yapması ve sözünden caymaması karşılığında. Bunun ne zaman biteceğine ise Dubreuil karar verecek.
Daha sonraları Dubreuil, Alan'a hayatla ilgili çeşitli tavsiyeler veriyor, görevleri verirken. Alan her birini uygularken, aslında hayatı boyunca gözden kaçırdığı noktaları farketmiş oluyor.
Ve hayatı daha iyiye gitmeye başlıyor. Sorgulamalar da peşi sıra geliyor.
En sonunda ise Alan'ın çalıştığı firmaya genel müdür olması ve diğer olaylar silsilesi ile noktalıyoruz kitabı...
Kitapla ilgili yorumlarıma gelecek olursam:
Kitabın sonu beklediğim gibiydi. Hatta ilk başta Dubreuil denen, sonradan adını Igor Dubrovski olarak öğrendiğimiz kişinin kim olduğunu konusunda tahminde bulunmuştum. Tahminimde yanılmadım. Şaşırtmadı beni yani.
Öte yandan, kitapta verilen öğütler, gerçek hayata uyarlanabilir. Çok sevdiğim kısımlar oldu. Kendi hayatımıza adapte edebileceğimiz kısımların çokluğu, kitabı cazip kılıyor.
Kurgulanan dünya, güzel bir hayal ürününün eseri.
Kitabi genel olarak başarılı buldum. Belki biraz daha ters köşe olabilirdi. Ama verilmek istenen mesaj net verilmiş.
Puanım: 8/10 .
Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet Gezer
Laurent Gounelle
·
39 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.