Altın Çağ'ın o safdil insanları bilimin zırhından istifade etmeden hayatlarını idame ettirmiş, doğa onları bir başına gütmüş ve gayet güzel yol göstermişti. Dil bilgisiyle ne yapacaklardı? Zaten hepsi aynı dili konuşuyordu ve konuşmak anlaşılır olmak dışında hiçbir kaygının ürünü değildi. Diyalektik ne işlerine yaracaktı? Henüz birbiriyle çatışan öğretiler yeryüzüne yayılmamıştı. Retorik de ne halta yarayacaktı? Kimsenin kimseyi yerden yere çalası yoktu ki. Kuralların yasalar kitabına mıhlanmasına gerek mi vardı? Çünkü esaslı yasaların anası "fenalık" henüz icat olunmamıştı.