Rizzoli kalkıp uyuşan bacağını salladı. "Sen Washington'dasın, ben
buradayım.
Senin
vazgeçemeyeceğin
bir
işin
var,
benim
de
vazgeçemeyeceğim bir işim var. Uzlaşmamız, taviz vermemiz imkânsız."
"Sanki savaş ilan eder gibisin."
"Hayır. Sadece mantık bunu gerektiriyor. Pratik düşünmeye çalışıyorum.
"Rizzoli dönüp şapelden çıkmak üzere kapıya doğru yürümeye başladı.
"Ve tabii kendini korumaya çalışıyorsun."
"Bunda anormal bir şey mi var? Korumamam mı lazım?" dedi Rizzoli
arkasına dönüp Dean'e bakarak.
"Kimsenin sana zarar vermeye çalıştığı filan yok Jane."
"Evet. Zarar veremezler çünkü buna izin vermem."
Şapelden dışarı çıktılar. Avludan geçip ana kapıya geldiler. Yine bir
çınlama sesiyle kapandı kapı.