Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

280 syf.
·
Puan vermedi
·
15 günde okudu
İki Genç Kızın Romanı
İki Genç Kızın Romanı
Perihan Mağden
Perihan Mağden
'in diğer kitapları gibi inişli çıkışlı. Bir tek romanda bir sürü mesaj verilmiş, bu nedenle de türlü çeşit duygular arasında sürüklendim. İçeriği anlatmayıp direkt bu romana bakış açımı anlatacağım. Tıpkı incelemelerine göz attığım diğer okurlar gibi o meçhul cinayetleri ben de çözemedim. Fakat şöyle bir şey olabilir. Behiye satın aldığı bisturisiyle Erim'i, Burak'ı ve ağabeyi Tufan'ı öldürmüş olabilir. Zira toplamda üç tane cinayet vardı kitapta. Hepsi de genç erkekler olduğu ve Behiye bu bahsettiğim üç kişiden nefret ettiği için kurbanların onlar olması yüksek bir ihtimal. Ayrıca bana kalırsa o cinayetler Handan gidip Behiye yalnız kalınca işlenmiş. Aklıma en çok uyan teori bu. Yazarın anlatım tarzına bakacak olursak kitabı sevmeyenler haksız sayılmaz. Temiz bir anlatımı olduğunu söyleyenler de var, fakat ben buna katılmıyorum. Bununla birlikte ben bu kitabın anlatılış biçimini sevdim. Ne olursa olsun hikaye akıcı gidiyor bir kere. Markalardan ziyadesiyle bahsetmesi ve kelimelerle garip bir şekilde oynaması beni güldürdü. Özellikle "yılan gibi çöreklenmek" deyimini evirip çevirip "Kek yılanı" diye bir şeye dönüştürmesi çok komikti. Ancak bazen bir şeyler absürd olduğu için bile seviliyor. Ayrıca ustaca roman yazmasa da Perihan Mağden'in özgün olmasını takdir ediyorum. Okunma kaygısı olmadan yazdığı gayet açık. Ayrıca içimden bir his onun sadece içini dökmek için roman yazdığını söylüyor. Daha önce Perihan Mağden'in bir röportajında roman yazarken kendiyle yüzleşip ruhsal acı çektiğini okumuştum. Bu yüzden bu kadar karmaşık anlatıyor olabilir. Bu kitabın lezbiyen aşkını anlattığını duyup okumaya karar verdim, fakat öyle bir şey bulamadım. Daha doğrusu lezbiyen olan birisi varsa bu sadece Behiye'ydi. Handan ona o kadar ilgi duymuyordu. Bir arkadaş, bir kardeş gibi seviyordu. Bununla birlikte Handan biseksüel de olabilir ama bu çok düşük bir ihtimal. Bunu ekleyeceğimi sanmıyordum fakat bisturi konusunu da ele alacağım. Perihan hanım eşcinsel psikolojisini bu bıçakla çok iyi anlatmış. Behiye o bisturiyi alınca, daha doğrusu kendini koruyabileceği bir silah edinince kendini güvende hissediyor. Bu da toplumumuzdaki eşcinsellerin durumunu açıkça ortaya koyuyor. Ben de bir LGBT+ birey olarak Behiye'yi çok iyi anladığımı söyleyebilirim. Eşcinseller için aşk zordur. Dışlanırsınız, şiddet görürsünüz, belki de linç edip öldürülürsünüz. Yani eşcinsel olup da hemcinsinize âşık olursanız önünüzde iki seçenek var. Ya aşkınızı gizlice yaşayacaksınız ya da cesur olup saklanmaktan vazgeçeceksiniz. Ki cesur olursanız ya öldürülürsünüz, ya da hayatta kalmak için öldürmek zorunda kalırsınız (bu olayları
Ali ile Ramazan
Ali ile Ramazan
'da net bir şekilde gördük zaten). Yani Behiye'nin bisturisi benim için böyle bir anlam ifade ediyor. Gelelim Handan ve Behiye'nin ilişkisine. Behiye'nin birçok hatalı davranışı oldu Handan'a. Özel alanına fazla müdahale etti, yeri geldi sert davrandı. Aynı şekilde Handan'ın da Behiye'yi üzdüğü zamanlar çok oldu. Ama yine de niyeyse Behiyeci oldum okurken. Behiye'ye daha çok üzüldüm. Handan'ın onu habire yalnız bırakıp Erim'in yanına gitmesi, Leman'la aralarında geçen kavgadan sonra ona soğuk davranması, hepsi içimi burktu. Yani Behiye Handan'a güvenip onun için evden kaçtı, ama Handan onu aynı şekilde sevemedi. Behiye'yi yarı yolda bıraktı. Bundan çıkardığım mesaj da kendimizden başka kimseye sırtımızı yaslamamamız gerektiği oldu. Ayrıca Behiye'nin baskına uğrayıp eve götürülürken taksicinin söylediği şey de başka bir açıdan bakmama neden oldu. "Genç kız annesi olmak zor" gibisinden bir şey söylemişti Behiye'nin annesine. O zaman bu roman boyunca yaşanan her şeyin bir gençlik hatasından ibaret olduğunu hissettim. Sonu ise yazarımızın diğer kitapları gibi yürek burktu. Behiye Handan'sız kaldı. Nefret ettiği şehirde, nefret ettiği insanların arasında mutsuz bir genç kız olarak kaldı. Hayatında sevdiği tek kişi de gitti. Kitabın "Yara" başlıklı son bölümünden bahsetmek istiyorum. Çoğu insan o otopsi raporunun anlamını çözemiyor. Ben de tam olarak çözemedim ama bir teorim var. Perihan Mağden ruhsal yaralanmayla alakalı mesaj vermek istemiş olabilir. "Yara nedir? Yara nasıl, neye göre incelenir?" nevinden sorular var raporda. Ruhsal yaralanmanın otopsisi yoktur. Kimisi bıçakla, kurşunla yaralanır, kimisi de kötü sözlerle, terk edilmeyle. Yazarımız bunu anlatmaya çalışmış olabilir. Son olarak bu romanı ne tavsiye edebileceğim, ne de okumayın diyebileceğim. Şahsen benim için çok anlamlı oldu ama herkes için öyle olmayabilir. Okursanız bir şey kaybetmezsiniz. Hele benim gibi bu romanla bütünleşirseniz bir şeyleri anlamanız açısından faydası bile olabilir. Okuyanlar filmini de izlemeli mutlaka. Kitap kadar etkileyici olmasa da bazı kısımları hüzünlendiriyor.
İki Genç Kızın Romanı
İki Genç Kızın RomanıPerihan Mağden · Everest Yayınları · 2014587 okunma
·
54 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.