Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

48 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Eğer size "Bir müsellesin mesaha-i sathiyesi, kaidesinin irtifaına hâsıl-ı zarbinin nısfına müsavidir" desem anlayabilir misiniz? Efendim bunun Türkçesi "Üçgenin alanı taban uzunluğu ile yüksekliğinin çarpımının yarısına eşittir" demektir. İşte bu karışıklığı yaşamamamız için Atatürk, III. Türk Dil Kurultayından hemen sonra, 1936-1937 yılları arasında, yani ölümünden bir buçuk yıl önce, Dolmabahçe Sarayı’nda çalışmaya başladı. Bilime önem veriyordu ve bilimin Türk insanı için öncü olmasını, herkesin kolaylıkla matematiği anlamasını istiyordu. Çünkü Atatürk için her zaman en hakiki mürşit ilimdi, fendi. Atatürk; askerî dehâsının, edebiyat tutkusunun, sanata verdiği önemin yanı sıra -tekrar etmek gerekiyor- bilime çok önem veriyordu. Çünkü matematiğin, mantığın yolunu; felsefenin ise düşünmenin yolunu açacağını biliyordu. Analitik düşünebilen, sorgulayan, okuduğunu rahatça anlayan bir millet yetişsin istiyordu. Ancak analitik düşünme becerisi için öğrendiğimiz terimlerin kolay ve anlaşılır olması gerekiyordu. İşte bu noktada ters giden bir şeyler vardı. Çünkü geometriye, hendese; üçgene, müselles; alana, mesaha-i sathiye; dik açıya, zaviye-i kaime; yüksekliğe, kaide irtifaı derken telaffuzda ve anlamda zorluklar yaşandığını fark etti. Ve bize “Geometri” kitabını armağan etti. Peki, bu kitabı bize armağan etmeden önce neler yaptı? Geometri terimlerini anlaşılır hâle getirmek için Özel Kalem Müdürü Süreyya Anderiman ve Agop Dilaçar’ı Beyoğlu'ndaki Haşet Kitapevine gönderdi ve onlardan uygun buldukları Fransızca geometri kitaplarını almalarını istedi. Kitaplar gelir gelmez uzmanlarla beraber genel tasarı üzerinde çalışmaya başladı. O yıl, tüm kış boyunca, odasına kapandı ve bize 44 sayfalık bir geometri kitabı hediye etti. Bu kitapta atomu yeniden parçalamadı; ama öğretmenlere ve matematikle ilgilenenlere kılavuz olacak müthiş bir kitap bıraktı. Bu nedenle bugün kullandığımız; boyut, uzay, yüzey, düzey, çap, yarıçap, kesek, kesit, yay, çember, teğet, açı, açıortay, içters açı, dışters açı, taban, eğik, kırık, çekül, yatay, düşey, dikey, yöndeş, konum, üçgen, dörtgen, beşgen, köşegen, eşkenar, ikizkenar, paralelkenar, yanal, yamuk, artı, eksi, çarpı, bölü, eşit, toplam, oran, orantı, türev, alan, varsayı, gerekçe gibi terimler Atatürk tarafından türetildi. Kitap basıldığında kitabın kapağında, “geometri öğretenlerle, bu konuda kitap yazacaklara kılavuz olarak Kültür Bakanlığınca neşredilmiştir” yazıyordu; ama Atatürk kendi adını yazmamıştı. Bunu istememişti. Amacı gösteriş yapmak değil, sadece eğitimi herkesin anlayacağı ve öğrenirken zorlanmayacağı bir hâle getirmekti. O, sadece geleceğin bilim insanlarına ışık tutmak amacıyla milletine, geleceğin aydınlarına hizmette bulunmak istiyordu. Ve unutmayın, bugün “artı-eksi” derken dahi onun bulduğu terimleri kullanıyoruz. Yani cesur bir asker olan Atatürk‘ü, siyaset olayları büyük bir devlet adamı yapmış; yurdun kültür sorunları da onu büyük bir eğitimci hâline getirmişti. Sevgiyle…
Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk
Geometri
Geometri
Geometri
GeometriMustafa Kemal Atatürk · Özlem Yayınevi · 20121,748 okunma
··
6 artı 1'leme
·
6,6bin görüntüleme
Filiz Genç İpek okurunun profil resmi
Neden şimdiye kadar okumamışım ki? Teşekkürler
Mahmut Y. okurunun profil resmi
Önce "müselles, müsavi" gibi kelimeleri yok et, kaldır. Sonra müselles yerine üçgen, müsavi yerine eşitlik de aynı şeyleri anlat. Pek mantıklı değil. Vatanı kurtarmak için dilin değişmesi kadar degisik bir olay dünya tarihinde ancak bizde vardır.
Atilla ORÇAN okurunun profil resmi
Bu şahane eser şahsi kütüphanemde önemli bir yer teşkil eder. Anıtkabir'den on yıldan fazla zaman önce almıştım ve ta o zamanlarda çocuk aklımla bile bu değerli eserin Türk bilimi için ne büyük bir kilometre taşı olduğunu anlamıştım.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.