Şemsi Bey cumaları her çarşıya indiğinde, gerek binalarda, gerek insanlarda, geçen sefer rastlamadığı bir değişikliği görmeyi beklerdi. Görmek zorunda kalmamak için gözlerini yere indirir, ama burada da, kurumuş çamurların içinde Türk atlarının yuvarlak izlerinin yanında, Avusturya atlarının uçları sivri nal izlerinin gittikçe çoğaldığını fark ederdi. Böylece... Orada, çamurun içinde bile, insanların yüzünde ve çevresindeki her şeyde olduğu gibi insafsız bir mahkûmiyet okurdu. Bu, durdurulması imkansız olan zamanın mahkûmiyetiydi.