"Bu dünya zalimdir, Emma."
Merhabalar!
12 Aralık 1821'de Fransa'nın Rouen kentinde varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Gustave Flaubert, edebiyat dünyasının en önemli isimlerinden biri haline gelecekti. Hukuk eğitimi almasına rağmen tutkusu yazıya yöneldi ve 19. yüzyılın en önemli akımlarından biri olan gerçekçiliğin öncülerinden biri olarak tanındı.
Mükemmelliyetçiliği ve titiz çalışmasıyla tanınan Flaubert, eserlerini defalarca gözden geçirerek kusursuz hale getirmeye çalışırdı. Bu titizliği, eserlerine mükemmel bir dil kullanımı ve betimleme yeteneği kazandırdı.
Yaşamı boyunca birçok hastalıkla mücadele etmek zorunda kalan Flaubert, 8 Mayıs 1880'de Croisset, Canteleu'da hayata veda etti. Geride, Madame Bovary, Eğlenceli Bir Yolculuk, Salambo, Terbiye Edilmiş Duygular ve Bouvard ve Pécuchet gibi eserler bıraktı.
Flaubert'in Eserleri:
Madame Bovary (1857): 19. yüzyıl Fransa'sında Emma Bovary adında genç bir kadının trajik hikayesini anlatan ve Flaubert'in en ünlü eseri olan romandır.
Eğlenceli Bir Yolculuk (1852): Mısır'a yaptığı bir geziyi anlatan bir seyahatname.
Salambo (1862): Antik Kartaca'da geçen bir tarihi roman.
Terbiye Edilmiş Duygular (1869): Bir kadının duygusal ve entelektüel gelişimini anlatan bir roman.
Bouvard ve Pécuchet (1881): İki sıradan adamın entelektüel arayışlarını anlatan bir roman (tamamlanmamış).
Gustave Flaubert, edebiyat dünyasına önemli katkılarda bulunmuş ve eserleriyle birçok yazara ilham kaynağı olmuştur. Mükemmelliyetçiliği, titiz çalışması ve dil kullanımıyla, gerçeğin en saf halini yansıtmayı başaran Flaubert, edebiyat tarihinin en önemli yazarlarından biri olarak anılmaya devam etmektedir.
Kitaba gelirsek;
Gustave Flaubert'in "Madame Bovary" romanı, 19. yüzyıl Fransa'sında sıradan bir hayat yaşayan Emma Bovary adında genç bir kadının hikayesini anlatıyor. Sıradan bir evlilik yaşayan Emma, mutluluğu dışarıda arar. Charles Bovary ile olan evliliği onu tatmin etmez ve bir aşk arayışına girer.
Emma, Leon ve Rodolphe gibi farklı karakterlerle yaşadığı ilişkilerde aradığı mutluluğu bulamaz. Toplumun katı kurallarına karşı verdiği mücadele ve giderek artan yalnızlığı, Emma'yı trajik bir sona sürüklüyor.
Madame Bovary'yi okurken Emma'ya karşı hem empati hem de eleştirel bir bakış açısı geliştirdim. Hayallerine körü körüne bağlı olması ve gerçeklerden kaçması beni üzdü, fakat aynı zamanda toplumun ona dayattığı sınırlara karşı verdiği mücadeleyi de takdir ettim.
Madame Bovary, düşündüren ve sorgulatan bir eser. Romanı okumanızı tavsiye ederim.
"Hanımefendi kabul etmek lütfunda bulunurlarsa, dedi; bütün kütüphanem emirlerine amadedir."
Sayfa 87
··
18 artı 1'leme
·388 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.