Gulyabani kitabının en sevdiğim bölümü, yazarın kitap hakkındaki notlarını içeren Sunuş kısmıdır. Bence bu bölümü değerli yapan, Bir Hanımnineden Yazara Gelen Mektup ve mektuba yönelik yazarın dikkat çeken notlarıdır. 📝 Meşrutiyet’in ilanından sonra eserlerde yaşanan köklü değişimleri eleştiren Hanımnine, bu mektubunda, her Hanımninenin Schopenhauer’un bıktırıcı felsefesine anlam yükleyebilecek kabiliyette bir zihin terbiyesine sahip olmadığını söylüyor. Ve Hanımnine, mektubunu şöyle tamamlıyor: “Bâki çok dualar, övgüler evladım…” 👵🏻💌 Eleştiri yapmanın en güzel ve değerli şekli bu olabilir: “Bir hanımninenin kalbiyle yazılması.” Mektubu okuyan
Hüseyin Rahmi Gürpınar da zaten düşünce ufkunda yeni bir sürece giriyor ve bunu da kitaplarında yansıtıyor: Hayranı olan hanımnineleri memnun etmek için… ☘️📖 Kitaptaki en hoş söz ise aklıma şu cümlelerle kazınıyor: “Sana söyleyecek son bir sözüm var. Bunu kalbimden kopan bir hakikat olarak kabul et… Gönlümde sönmez bir ateş alevlendi. O hayaller gözümün önünden gitti, fakat bu yangın baki.” Kitabı okuduğum an baygın baygın gülümseyen o güzel kahramanları, işte bu sözlerle hatırlıyorum. 🕊️✍🏻
📍Tarihi Hamamönü Kahvecisi, Ankara, [tb]
·
2 artı 1'leme
·
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.