Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Felsefenin 'soyut'luğu, felsefe yapan kişinin 'soyutlanma' gereksiniminden -ve zorunluğundan ileri gelir : Toplumuna, çevresine, yakınlarına; giderek, her türlü 'çevrelenmişliğe', 'ilişkililiğe', 'biraradalığa' yabancılaşması - en sonunda, bütün 'dünya' dan soyutlanması - - giderek daha yalnız; en sonunda da, yapayalnız, tek başına kalması ... İşte bu süreç, dolaysız olarak felsefenin yapısından çıkan bir zorunluğa dayanır: Felsefe yapan kişi, kendi üzerinde ("içinde") gittikçe daha derine giden sorgulamalarını yürüttükçe, 'kendisi' de gittikçe yoğunlaşan, aynı zamanda da çevresi uçurumlaşan bir biçimde, düşünceleriyle düz oranhlı olarak, derinleşir : 'kendi'nden uzaklaşır, 'kendi'ne yabancılaşır, 'kendi'nden soyutlanır - kendi kendisi için anlaşılmaz hale gelir. Felsefenin varabileceği son anlam noktası, tam anlamsızlığın son noktasıdır.- Felsefe, anlamsızlığın en sonuna ulaştığında, tam anlamlılığa da ulaşmıştır.- Felsefenin son anlamı, anlamsızlığın sonudur ...
·
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.