"Fatih-Harbiye" Türk-İslam mücerretlerinin Osmanlı müşahhasında meydana getirdiği medeniyetten kopulup batıya yönelişin cemiyet ve aile üzerindeki tesirlerini işlemektedir. Batılılaşma hareketinin önceleri muayyen semtlerde sür'atle yerleşmesine mukabil bazı semtlerin daha fazla geleneğini muhafaza ettiğini ve böylece İstanbul'un yamalı bohça manzarasına büründüğünü, zamanla batılılaşma cereyanının büyük bir gayretle eski medeniyete bağlı İstanbul semtlerini hırpaladığını ortaya koyarken, medeniyetlerarası, çatışma nın ailelere kadar girerek babayı aynı dünyada bırakıp, çocuğunu batıya doğru çektiğini göstermektedir.
Bir moda salgını tarzında yayılan Batılılaşma hareketinin zamanla ruhlarda nasıl bir törpülenme husule getirdiğini teşhisten sonra; bu yeni hayat üslubuna gönül vermişlerin dahi ruhlarının en derin ve en nazlı noktalarında, öz kültürümüz arzusunun küllenmi bir kor şeklinde varlığını muhafaza ettiği eserde açıkça görülmektedir.
Bizce, "Fatih-Harbiye" bir tezin, teşhisin romanıdır. Tanzimat'tan kopup gelen, Milli Mücadele Devrinde ve sonraki yıllarda alevlenen batılılaşma hareketlerinin Türk tipinde ve cemiyetindeki etkilerini incelemektedir.