Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Sevmekte yorulur
Ömrümde yalnızca bir kez gerçekten sevildim. .. Ama kaderin bir muziplik yaparak sevdiğime, üstelik benim de gerçekten sevildiğime beni inandırdığı gün, önce altüst oldum, pusulamı şaşırdım; piyangoda büyük ikramiye vurmuştu sanki, fakat verdikleri para piyasada geçmiyordu. Ardından hafif göğsüm kabardı –bu duyguyu tatmayan insan değildir–; ne var ki uzaktan gayet doğal görünebilecek bu halim çabucak geçti. Arkasından gelen duyguyu tarif etmek zor, ama gayet nahoş sıkıntı, aşağılanma ve yorgunluk ürpertileri vardı içinde. Evet, sıkıntı, sanki Kader bana münasebetsizce bir iş ve bir bakıma, fazla mesai yüklemiş gibi. Sıkıntı; sanki yepyeni bir görev – .. değişen tekdüzeliği yetmiyormuş, buna bir de adı konmuş bir duygunun zorunlu tekdüzeliğini eklemek zorundaymışım gibi. Ve sonra aşağılanma vardı, evet, aşağılanma. Arkasındaki sebeple uyuşmayan bu duyguyu uzun süre çözemedim. .. Ama bir de yorgunluk vardı, hepsinden çok yorgunluk – sıkıntıyı fersah fersah aşan bir yorgunluk. Chateaubriand’ın bir sözünün anlamını işte o zaman kavradım, o güne dek kendimle ilgili yeterince tecrübem olmadığından hep yanlış anlamışım meğer. Chateaubriand, René’nin ağzından şöyle der: “On le fatiguait en l’aimant.” (severek yoruyorduk onu) Biraz şaşırarak, bu kelimelerin benimkinin tıpatıp aynısı bir tecrübeyi dile getirdiğini fark ettim; dolayısıyla yansıttıkları gerçeği inkâr etmeye hakkım yoktu. Sevilmek, gerçekten sevilmek nasıl büyük bir yorgunluktur! Başkasının heyecanlarının yükü haline gelmek nasıl bir yorgunluktur! Özgür olmayı, hep özgür olmayı istemiş bir insanı sorumluluk hamalına dönüştürmek: bazı duygulara cevap vermek, mesafeli davranmama inceliğini göstermek.. .. Nasıl da yorucudur varlığımızın bir başkasının duygularıyla olan ilişkisinin esiri olduğunu hissetmek! Öyle ya da böyle, ister istemez bir şey hissetmek, gerçekte tam bir karşılık bile bulmaksızın, biraz da olsa sevmek zorunda olmak nasıl bir yorgunluktur! Bu gölgeli fasıl, yaşandığı gibi silindi benliğimden. Bugün ne zihnimde, ne heyecanımda ondan bir iz var. .. İçimde tek kalan, beni sevmiş olan varlığa karşı bir minnet. Ama bu da soyut, şaşkınlık dolu, herhangi bir duygudan çok akıldan doğmuş bir minnet. Benim yüzümden birinin üzülmüş olmasına üzülüyorum; beni bir tek bu üzüyor, hepsi bu...
·
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.