Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

118 syf.
8/10 puan verdi
·
6 saatte okudu
Rusya sadece yabancı devletlerin değil, şair ve yazarların da bir şekilde dikkatini çekmeyi başarabilmiş bir ülke. Almanya, Rusya ve Japonya gibi ülkelerin en önemli ortak özelliği nedir? Cevap çok basit: Hepsinin de dünya savaşlarında çok büyük kayıplar vermeleri, yerle bir olmaları. “Bir Gün Yine Allı Turnam” Erdal Öz’ün Rusya ziyaretinden aldığı notları kitaplaştırarak ortaya çıkan bir eser. Edebiyat dünyasında buna benzer başka kitaplar da var. Yakın zamanda dilimize çevrilen
Rusya Günlüğü
Rusya Günlüğü
ve Tagore’un
Rusya'dan Mektuplar
Rusya'dan Mektuplar
isimli kitabı aklıma ilk gelenler arasında. Erdal Öz’ün bu çalışması bence adı geçen iki Nobelli yazarın kitaplarının bir teyidi niteliğinde. Üç kitap da tek bir şeyi vurguluyor: Rusya’ya duyulan hayranlık! Bugün Almanya denince disiplin, Japonya denince ahlak, Rusya denince çalışkanlık akla gelir. Rusya’da 7’den 70’e kadın erkek, genç ihtiyar herkes çok çalışır. Gece gündüz çalışır. Yazarı en çok etkileyen hususlardan biri de bu oluyor. Özellikle kadınların çalışkanlığından çok etkileniyor.
Kadın Yok Savaşın Yüzünde
Kadın Yok Savaşın Yüzünde
kitabında Aleksiyeviç Rus kadınlarının ne kadar çalışkan olduğunu belgeleriyle ortaya koyuyor. Savaşın kazanılmasındaki rollerinin ne kadar kritik olduğunu tüm dünyaya haykırıyor. Rusya egemenliği altında kalmış bir doğu blok ülkesinde yedi yıllık yaşamımda bu kitapta Rusya hakkında yazılanların aynı şekilde o ülke için de geçerli olduğunu kendi gözlerimle gördüm. Yazarı en çok etkileyen şey 2. Dünya Savaşı’nda 25 milyon yurttaşını kaybetmiş bir ülkenin küllerinden Anka kuşu misali doğması. Ben bir ülkenin ancak çok büyük acılardan tekrar doğabileceğine inanıyorum. Ruslar buna en büyük örnek bence. Yazar Rusların günlük hayatından tutun da, ilişkilerine, mimarilerine, edebiyatlarına kadar uzanan çeşitli konularda şahit olduğu gözlemlerini dile getiriyor. Ben bunlardan beni en çok etkileyen birkaç örneği yazarın ağzından sunmak istiyorum. "Çocuklarımızın çok, pek çok mutlu olmasını istiyoruz. Mutsuzluk nedir bilmesinler istiyoruz. Onlara kusursuz, cennet bir ülke hazırlamak için çok didindik, çok çalıştık. Bizler, böyle bir ülke yaratmak için belki birtakım sıkıntılar çektik, birtakım yokluklara, yorgunluklara katlandık, ama çocuklarımız artık hiç sıkıntı çekmesinler, hiç yokluk yüzü görmesinler diye yaptık bunları. Çocuklarımız alabildiğine mutlu olsunlar istiyoruz. Her şey çocuklarımız için." Ne kadar anlamlı bir amaç! Tarihte Rusların katlandığı zorluklar herkesçe malumdur. Sadece dünya savaşlarında değil, Stalin döneminde de birçok vatandaşlarını kaybettiler. Çekilen tüm bu sıkıntıların amacı çocukların mutluluğu! (zenginliği değil) Diğer bir husus da Rusların aile hakkındaki görüşleridir. Yine çok haklı bir tespit daha. "Bizim toplumumuzda aile, sevgi üzerine kurulmuştur. Sevgi yüzünden evleniriz. Sevgi varsa evliliği sürdürürüz. Sevgi bittiyse, kalmadıysa, evliliği uzatmayız, ayrılırız. En iyisi de bu bence. Ya sizde nasıl? Sizde de aile sevgi üzerine mi kurulur? Aleksandroviç’in bu sorusunu geçiştiriyorum." Yazar bu sorunun cevabını geçiştirdiğini söylüyor ama ben cevabı siz okurların çoktan verdiğini duyar gibi oluyorum. Benim Rusya hakkında en hoşuma giden şey okumaya verdikleri önem. Bu konuda yazarın gözlemleri ne kadar imrenilecek cinsten: "Yayımlanacak kitaplar bir, bir buçuk yıl öncesinden duyuruluyor. Okurlar, kitabevlerine gidip adlarını yazdırıyorlar, kitabı almak için sıraya giriyorlar. Böyle önceden sıraya girmedikçe, yeni çıkan bir kitabı edinmek oldukça güç oluyor. Kitaplar öylesine ucuz ki. Herkes, okumaya öylesine düşkün ki. Herkesin elinde okuyacağı bir şey var. Kitap, dergi, gazete. Otobüste, metroda, duraklarda. Yüzbinlerce basılan bu sudan ucuz kitapları edinmek için önceden sıraya girmek, kaçınılmaz bir şey. Moskova’daki o futbol alanı kadar geniş iki katlı koskoca kitabevini unutamam. Her bölümün başında kuyruk olmuş sıra bekleyen kalabalık okurlara, satıcı kızlar kitap yetiştirmeye çalışıyordu. Bir ara yüz, yüz elli kadar kişinin koşuştuğunu görmüştüm. Dört beş tane satıcı kız, önlerindeki tekerlekli büyük el arabalarıyla, yeni çıkan bir kitabı, satış bölümüne getiriyorlardı. O dört araba dolusu kitap, göz açıp kapayana kadar, bir anda satılıp tükenivermişti. Gözlerimle gördüm. Nasıl unuturum." Bu kadar kitap okuyan bir ulus kalkınmayacak da kim kalkınacak? Tüm bunların yanında Rusya’ya ait daha pek çok güzel tespitlerle bir çırpıda okunabilecek eğlenceli ve keyifli bir kitap. Bu kitabı sevenler için yukarıda belirttiğim kitaplar da tavsiyemdir. Özellikle “Rusya’dan Mektuplar” kitabını okurken bu kitabı okurken kapıldığım hislerin aynısına kapıldığımı itiraf etmeliyim.
Bir Gün Yine Allı Turnam
Bir Gün Yine Allı TurnamErdal Öz · Can Yayınları · 200653 okunma
·
2 artı 1'leme
·
623 görüntüleme
Okurundilindenn okurunun profil resmi
Başka eserlerle ilgili tavsiyeleriniz ile daha da zenginleşmiş incelemeniz, emeğinize sağlık👏
N okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, keyifli okumalar😊🙏
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.