çok şeyi unuttum, camilla! rüzgar aldı götürdü, fırlatılmış güller, gürültü ile üşüşen güller, dans ediyorum, solgun, yitik zambaklarını aklımdan silmek için. ama perişandım, ve eski bir tutku ile esrik, evet, sürekli, çünkü uzundu dans; sadıktım sana, camilla, kendi tarzımda. —arturo bandini “O denli yaraladılar ki beni, kitaplara sığındım, içime kapandım, kasabamdan kaçtım ve bazen Camilla, onları gördüğümde aynı acıyı hissediyorum, o eski yara kanıyor ve burada olmalarından mutluluk duyuyorum, köklerinden kopmuş olmalarından, gaddarlıklarının kurbanı olmalarından, güneşin altında ölüyor olmalarından.” “Dünyada gezinen bir hayalet gibi hissediyorum kendimi bazen, insanlarla konuşup aralarına karıştığımda şefkat dalgaları akıyordu içimden.” Toza Sor, Fante ile tanışma kitabım. Arka kapakta ünlü yazar Bukowski’nin övgü dolu sözlerini okuyor ve bunun çok daha fazlasını hakettiğine katılıyorum. İnce, yalın, çarpıcı Los Angeles’ta bir otelde yaşayan Arturo yirmi yaşında, göçmen olmanın ezikliğiyle kendisinden utanan genç bir adam. Yazar olma hayaliyle yaşayan Arturo’nun hayatı yokluk içinde… Camilla Lopez isimli Meksikalı garson kızla tanışır onu sever ama aynı zamanda en çok onun canını acıtır, zayıf noktalarından yaralamak işte çiftimizin ortak noktası bu Hayaller, geçim sıkıntısı, inanç kavgası, insanlarla kavgası, histeri nöbetleri, aşkı, tutkusu, hırsı, kibri, öfkesi ile Bandini unutulmaz karakterlerim arasında yerini aldı Günah işlediği bir gün Tanrı’nın tüm şehri depremle cezalandırdığını ve her yerin toza büründüğünü tozdan gelip toza gideceğimizi düşünen Arturo’nun fikir dünyasındaki savrulmaları okuyoruz. Charles Bukowski gibi büyük bir yazara “fante benim tanrımdı” cümlesini kurduran bu eseri okuma keyifini deneyimleyin derim

Toza SorJohn Fante · Parantez Yayınları · 20244,759 okunma

·

3 artı 1'leme

·

143 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.