Antropolojiyle ilgili tastamam okuduğum ilk kitap. Daha önce Georges Balandier’in Siyasal Antropoloji kitabına başlayıp yarım bırakmıştım. “Bir Solukta Antropoloji” ise neden bana antropoloji okumamam gerektiğini öğretti. Anladığım kadarıyla antropoloji; istisnalardan kaide oluşturmaya çalışan bir alan. Samoa Adası’ndaki az sayıda insanın ya da Afrika’nın bilmem neresindeki kabilelerin garip kültürlerini referans verilince oradaki olağandışı durum, olağanlaşmıyor. En azından benim şahsi düşüncem bu. Ben kitabı okurken, ait olduğum kültüre uzak olan gelenekleri internetten araştırdım ve bunları gördüm. Bilgi olarak tuhaf ve garip konular ama kitabın nihayetinde bir çağrısı var o da kültürel çeşitliliği kabul etmek üzerine kurulu. Hatta bunun da ötesinde insan hayvan eşitliğini de telkin ediyor. İnsan ister yaratılmış, ister evrilmiş, isterse evrilerek yaratılmış olsun. Tanrı vergisi ya da zorlu bir evrimleşmenin mahsulü olan bu zekayı, fast food’da atıştırdığım tavukla bir tutamam.
Onun dışında kitap, oldukça kısa, dili akıcı ve anlaşılır.