Osmanlılar, Romalılardan beri Avrupa'da ödeneği olan, iaşesi verilen, benzersiz bir örgütlenme sayesinde aşılmaz hale gelip zincirlerinden kurtulmuş kalıcı bir ordu bulunduran ilk devletti.
Osmanlı Devleti tarihini Batı ile olan ilişkileri üzerinden, İkinci Viyana Kuşatması’na kadar inceliyor. Batıyla ilişkiler etrafında yoğunlaşan kitap, ilginç bir şekilde Yavuz Sultan Selim dönemini pas geçiyor.
Kitabın hacmi oldukça az: yaklaşık yüz sayfa. Dili oldukça akıcı. Kısa sürede okumak mümkün. Bir Osmanlı tarihi özeti olarak düşünülebilir. Eser, giriş ve sonuç bölümleri hariç sekiz bölüm. Yazarın askeri tarihçi olduğu, savaşların uzun tasvirlerinden anlaşılıyor.
Yazar maalesef Osmanlı Devleti hakkında geniş bir malumat sahibi değil. İlk bölümün ilk sayfasından bunu hissettiriyor. Osmanlı’nın ilk dönemlerini tam anlamıyla tersiyken, “fanatik islam” diye tarif etmesi oldukça yanlış olmuş. Bu gibi hatalar kitap boyunca göze çarpıyor. Orijinal eserden mi kaynaklanıyor bilmiyorum ama görseller ve sayfalar arasında tutarsızlık var. Konuyla görsel ilişkisi de yok. Kitabın son bölümünde de bir kronoloji sapması var.
Yine de özet bir Osmanlı tarihi okumak isteyenler için faydalı olabilir.
Oburları ayırt edebilen bilge, Çerkezlerin şehri dolaşarak insanların gözlerini kontrol ettiklerini söyler. Eğer birinin gözleri kanla doluysa, obur olduğunu itiraf edene kadar zincire vurulur.
19. yüzyılın sonlarındaki halk inanışlarını anlatan bir Osmanlı kaynağı ise hayaletlerin hortlak ya da vampir olarak adlandırıldığını ve en çok Edirne'de ve Manastır'da ortaya çıktıklarını belirtir.
Sayfa 82 - Abdülaziz Bey isimli bir Osmanlı yazarından aktarılmış.Kitabı okudu
Osmanlı kozmografyasında, insanın yaratılışından sonra cinlerin adalara sürüldükleri, ancak zaman zaman eski yerlerini hatırlayıp geri döndükleri ve ağaç köklerine ya suların ya da kaynakların yakınlarına yerleştikleri belirtilir.
Kitap, yazarında önsözünde belirttiği üzere iki makalenin birleşmesiyle oluşturulmuş akademik bir eser. Hacmi oldukça küçük yaklaşık yetmiş sayfa kadar. Giriş ve sonuç bölümü hariç altı başlıkta konular özetlenmiş.
Osmanlı Devleti’nde, Avrupa benzeri bir cadı avı yaşanmadığı fakat kendine has bir korku hikayeleri kültürü bulunduğunu belirten yazar, bu kültürün köklerini ve kaynaklardaki izlerini sürüyor. Burada Evliya Çelebi ve Ebu Suud Efendi’yi referans gösteriyor. Hayaletler, hortlaklar, cadılar ve vampirlerle ilgili olan edebiyat eserlerinden de söz ediyor. Kitap birkaç hikâyeye kabaca değinse de pek hayalet hortlak hikayesi bulmak mümkün değil.
Meraklılarının bir çırpıda okuyacakları, akıcı bir eser.