Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

MUTLULUĞA ULAŞMAK
Aristoteles insanların kendilerini en yüksek iyiye götürecek kararlar alan rasyonel varlıklar olduğuna inandığından, ahlak teorisinin başlangıç noktası mutluluktur. Eudaimonia çoğunlukla mutluluk olarak tercüme edilse de "iyi olmak", "başarmak" ya da "gelişmek" olarak da yorumlanabilir. Rasyonel varlıklar olarak en yüce mutluluğumuz, akıl vasıtasıyla yaptığımız seçimlerimizdir. Uzun vadede bizim için en iyi olan uğruna çalışırız ve devamında da bu yol mutluluğu beraberinde getirir. Hazdan ibaret bir yaşam, bizi anlam arayışıyla geçecek bir yaşam süresince gerçekleştirilecek rasyonel ve bir amaca yönelik eylemlilikten mahrum bırakacağı için bizi mutlu edemeyecektir. Burada en erdemli yol, bize en hakiki hazzı (geçici olandan ziyade) sunan yoldur. Örneğin, bir aşk ya da macera romanı okumanın verdiği haz, Tolstoy'u okumaktan çıkarılacak anlamı ve yaşanacak tatmini vermez. Çoğu insan sadece tatminkâr bir hayatın peşindedir ancak Aristoteles bu insanların "otlanan hayvan"dan farksız olduğunu düşünmektedir. "Bütünlüklü bir yaşama sahip olmak için, kendimizi durmadan ince eleyip sık dokuyarak ve yeteneklerimizi sürekli geliştirerek eylem ile erdemi birleştirmeliyiz. Hakiki mutluluk kendimiz ve amaçlarımız üzerine daha fazla mesai harcayarak düşünmemizden doğar. Aristoteles'in sözleriyle, “ne tek bir kırlangıçla bahar gelir ne de tek bir günle; aynı şekilde ne tek bir gün ne de kısa bir süre insanı kutlu ve mutlu yapar". Aristoteles zamanın kendisini, hem bizim hem de dünyanın doğasını ortaya çıkaran, "keşif sürecinde iyi bir arkadaş” olarak tarif eder. Aristoteles, iştiraklı düşünme ve akıl yürütmeyi geliştirdiğinden dostluğun iyi ve bütünlüklü bir hayatın bir parçası olduğunu söyler. Akla uygun ve yapıcı eylemler yoluyla dostlarımızın amaçlarına ulaşmasına yardımcı oluruz, bunu yaptığımızda da rasyonel niteliklerimiz ve karakterimiz gelişir. Dolayısıyla bu da bizi mutlu yapar. Aynı prensip, içinde yaşadığımız topluluk ya da şehre de uygulanabilir. Onun iyiliği için çalışarak kendi karakterimizi güçlendirir ve dolayısıyla mutluluğumuzu çoğaltırız. Son olarak Aristoteles, araştırmayı mutluluğun en önemli olmasa bile en önemli kaynaklarından biri olarak ele alır çünkü araştırma, rasyonel doğamızın tam olarak ifadesine olanak sağlar. Felsefi ve bilimsel hakikatleri değerlendirip mevcut bilgimizle uyumlu hale getirirken insan olmanın tepe noktasına ulaşırız. Aristoteles'in vardığı sevindirici sonuçsa mutluluğun kader ya da tanrılar tarafından tayin edilmediği; erdemli bir hayatın iş, uygulama ve çalışma yoluyla bilinçli bir şekilde ifade edilerek alışkanlık gereğince, elde edildiğidir. “İnşa ederek inşaatçı, arp çalarak arpist olur[uz]. Aynı şekilde, ancak adil davranışlarda bulunarak adil, ölçülü davranışlarda bulunarak ölçülü ve cesur davranışlarda bulunarak cesur oluruz." Başka bir deyişle, alışkanlık yoluyla başarılı bir insan oluruz. Bir insanın yaşamını inişlerine ve çıkışlarına göre değil, onu geliştiren ve ifade eden, sürekliliği haiz erdemlerle değerlendirmeliyiz. Çünkü başarının gerçek ölçütü budur. Başarılı insan, erdemlerinin geliştirilmesinde istikrarlıdır; talihinin aşırılıklarını törpüleyen kişidir. En çok hayranlık duymamız gereken işte bu istikrar, asalet ve yüce gönüllülüktür. Aristoteles'e göre, "erdemle uyum içinde olan eylemler mutluluğu yönetir".
·
29 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.