Yirmi küsür tıl sonra Simone de Beauvoir'da ("kişi kadın doğmaz, kadın olur"), seksen yıl sonra Judith Butler'da ("toplumsal cinsiyet normlarını pekiştiren değil, altüst eden bir kahkaha") yankılanacak, kadınlığın hazır bulunmuş değil, her an yeniden yaratılan bir oluş olarak düşünülmesi gerektiği fikrinin ilk filizleri Woolf'tadır. 1921'de günlüğüne yazdığı cümleyi ("Önce gelen kadın romancılardan biri olarak ün kazanmak istemiyor insan") "Kadınlar İçin Meslekler"de o cevapsız bıraktığı soruyu ("Yani kadın nedir? Sizi temin ederim ki bilmiyorum") böyle mi yorumlamalıyız? Eğer kadın tanımlanacaksa, geçmişe doğru değil, geleceğe doğru tanımlanabilir.