Akhilleus

136 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Billur Örüntüler
Billur ÖrüntülerRıdvan Hatun
7.2/10 · 30 okunma
Reklam
Felaketin anlatısı
Hayatta kalanlar Felaket’te katlanılmaz olanı inkar ederek hayatta kalabildikleri için, Felaket’i felaket olmaktan çıkarmadan hayatta kalmak mümkün olmadığı için, hayatta kalanın geri dönülmez bir biçimde kaybettiği şey kaybın sözünü etme kapasitesinin kendisi olduğu için, hiçbir anlatı dil bütünlüğünün bozulması gerçeğini dille bütünleştiremeyeceği için anlatılamamıştır Felaket. Dehşeti yaşayan anlatmaya başladığı anda kendi ya da başkasının yaşadığına ihanet ettiğini düşündüğü için de anlatamamıştır.
Sayfa 120Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Cumhuriyetin yüzyıllık madde-mana formülündeki hesap dışı şeydi Gezi. Seksen küsür yıl sonra Fatih-Harbiye'ye verilmiş bir cevap. Hem "Türk inkılabı" nın milli gövde anlayışına, hem de devletin ideolojik aygıtına dönüştürülmüş bugünkü yorumuna. Taksim'den büyük Kazlıçeşme var, demişti Başbakan. Yanlış yorum: Fatih-Harbiye yarığının açıldığı değil, bir süreliğine kapandığı andı Gezi. Bir imkanın ufukta yanıp söndüğü an.
Sayfa 104Kitabı okudu
Doğu-batı ayrımından bu ayrımı hiç yapılmamış gibi davranarak kurtulamayız, diyordu Edward Said. Ayrımlar yokmuş, hiç olmamış gibi davranmak onları daha kalıcı, daha keskin kılar. Ayrımlar yapılmış ve izlerini bırakmıştır. Dünya eşit olmayan parçalara ayrıldığı sürece de izler varlığını sürdürür. Said'in bize önerdiği, ayrımlar hiç olmamış gibi davranmak ya da ayrımın bir tarafına yerleşip mutlak, değişmez, apayrı bir kimliği savunmak değil, ayrımların bir hükümranlığa eşlik ettiği için bu kadar etkili olduğunu göstermekti. Ayrımın ardındaki görünmeyen tarihi, görünmeyen siyaseti, görünmeyen çıkarı açığa çıkarmaktı.
Sayfa 104Kitabı okudu
Reklam
Orhan Kemal
“Önce ekmek” dediğine bakmayın. “Haysiyet yenilir mi içilir mi?” diye sorması, yoklukla haysiyet arasındaki teselli ipini koparmak için. Önce ekmek, nargileler, buzlu rakılar, aynı zamanda utançsız bir yaşamdan yana kullanır oyunu Orhan Kemal. Tuğcu’nunki merhamet, Orhan Kemal ‘inki değil. Şefkat, ama merhamet değil.
Sessizlerin, anlatmayı bilmeyenlerin, kendini dinletemeyenlerin, önemli gözükmeyenlerin, dilsizlerin, o iyi cevabı hep olaydan sonra evde düşünenlerin, insanların hikayelerini merak etmediği o kişilerin yüzleri diğerlerinden daha anlamlı, daha dolu değil mi? Sanki anlatamadıkları hikayelerin harfleriyle kaynaşıyor o yüzler, sanki sessizliğin, ezikliğin, hatta yenilginin işaretleri var onlarda. Kendi yüzünüzü de düşünmüştünüz değil mi bu yüzlerin içinde? Ne kadar kalabalığız hepimiz; ne kadar çaresiziz çoğumuz! Ama sizleri gene kandırmak istemem: Ben sizlerden biri değilim. Eline kâğıt kalem alıp bir şeyler döktürebilen, bu döktürdüklerini de başkalarına iyi kötü okuyabilen kişi, biraz olsun kurtulmuş sayılır bu hastalıktan.
Sayfa 245Kitabı okudu
Teşekkürlerimle
Turhan Yıldırım
Turhan Yıldırım
Turhan Yıldırım

Turhan Yıldırım

@ty1983
·
22 Ocak 17:03
Başar Yılmaz'ın ilk öykü kitabı Kara Kışın Gün Işığı'nda yer alan sekiz öykünün tamamı duyguyu yoğun hissettiğiniz bir dille yazılmış. Anlatım tertemiz, anlatılanlara uygun bir dilin varlığını da rahatlıkla görüyorsunuz. Beş sayfalık öyküsü de güçlü, on altı sayfa olan da. Kitapta yer alan tüm metinleri hem edebi açıdan hem de okur zevki olarak çok beğendiğimi söylemeliyim. Özellikle "Quasimodo" öyküsü harikuladeydi. "Bugün hayatının ilk günü Nasip'in. Oysa dün kendini asacaktı. Silah olsa vururdu kendini, ilk onu düşündü, bulamadı. Ölmenin bile gereklilikleri var." s. 45
410 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.